açık konuştuğunu iddia ederken alttan alta şov yapanlara inat, asıl ben size açık konuşayım arkadaşlar. sonra demeyin ki "robi çok içten pazarlıklı, çakal, dışı melek içi şeytan".

açık konuşuyorum arkadaşlar, be bu lacrimosa'yı başından beri sevmem (aaaaaaa! yuuuuh! nası ya?!). cidden sevmem. bir çeşit süper-mod olduğum günlerde yazılarını silmemek için zor tutardım kendimi. hatta tutamadığım da olmuştur. zira oldum olası içip içip ortalığa sıçan adamlardan nefret etmişimdir. içenlerden değil, yanlış anlaşılmasın. mesela z bırçetim de içiyor (olm içimden geldi diye bırçet dedim, taş filan yok), hatta içip içip dinime imanıma sallıyordu bir ara, ama kendini kaybetmiş değil, öfkeden, z olarak sallıyordu. ki ne zamandır duruldu, artık onu da yapmıyor. lacri öyle değil. artık sorunu her neyse, bazen ortadan kayboluyor, dönüşte bir bakmışsın 200 promil (bu alkol ölçeğinden pek anlamam, 200 yüksektir herhalde) eli diline karışmış halde sayıklıyor. sevmedim, sevmiyorum. ki uzun zaman önce bir defa yüz yüze gelmiş ve "lan tipi de düzgün, efendi birine benziyor, ne bu marjinallik a.q." deyu geçirmiştim içimden.

bir diğer gıcıklığım ise, malum, daha önce de yazmış olmam lazım, nevadasmith... sanırım o da şişenin dibini görmeden yazamayanlardan. anlamsız kısa paragraflar yığını sorumlusu. o kadar zamandır yazıyor, yani bir tane yazısının tek bir cümlesi çarpsın, olmadı "hımm, fena değil" dedirtsin. yok! süper-mod olduğum dönemde bu arkadaşımızın da bir-iki yazısını -gayet haklı gerekçelerle- silmiş idim. lakin sevgili kuzenim still cursed sağolsun, yarım saat konuşmak ve karşısındaki insanı "daha fazla konuşmasın, ne diyorsa kabul edeyim" halet-i ruhiyesine büründürmek suretiyle beni geri püskürtmüştü.

evet, still, bi tanecik kuzenim, sana da açık konuşacağım. ssg'nin kanzuk'a kol kanat germesini andırır biçimde bu iki adamı cansiperane korudun. şerrimden uzak tuttun onları. çok uzak görüyorsun kendine, biliyorum, ama harika bir annesin sen. evlatlarını kurda kuşa, ite kopuğa, çakala robi'ye yem etmiyorsun. allah bunun mükafatını verecektir sana. ama şunu da bil ki, o evlatların içki parası bulamayacakları günler geldiğinde kolundaki bilezikler için boğazını kesmekten bir an olsun imtina etmeyecekler. ya robi? robi öyle mi, o aylarca konuşmadığında, mesajlaşmadığında bile aklının bir köşesinde tutacak seni. o (ben yani) kendisine kurumsallık tasladığın için sinirlenip tüm yazdıklarını uzay boşluğuna yollayarak kendini uçurduğu o melun günde bile seni yalnız koymuş olmanın pişmanlığıyla boğuşuyordu. ama lacri pişman olmaz, içer ve "lağnedin ağmıyna koyayjıjjm" diye mesaj atar, pink floyd dinler ve kendini parmaklar. seni bir an bile düşünmez. bir "an" bile...

ben size açık konuşayım; laneth çok "tuhaf" bir "şey".

ben size açık konuşayım; ibrahim tatlıses'i bilmeyenin eleni karaindrou güzellemesi yapması boştur.

ben size açık konuşayım; düşen adamın sesi çıkmaz.

ben size açık konuşayım; yazının mizah dozunu yüksek tutmak isterken resmen jiletçiye döndüm.
tümünü göster