apansız uyanırsan gecenin bir yerinde
gözlerin uzun uzun karanlığa dalarsa
bir sıcaklık duyarsan üşüyen ellerinde
ve saatler gecikmiş zamanları çalarsa...

çok zaman oldu yazmayalı. hala yazabilir miyim bilmiyorum? son 5,6 senedir düşünceleri kelimelendirme gereğini pek duymaz oldum. belki de kimilerine göre söyleyecek sözümün bitmesi olabilir.

ama değil.

yazma gereksinimi duymamaktır. siz böyle şabalak toplum yazı yazmanın insanı mesut edeceğini sanıyorsunuz.

yazı anlayan için söz anlayana söylenir.

dertleri evden işe gidip zaman öldürmek eh pazar günü sözde özgürlük tadanlara laf anlatılır mı sanıyorsunuz?

anlatılmaz zaten. aradıklarını kolayca bulabileceklerine, çoğu zaman bakkalın bir ırgalamadığı boş tenekeden mevzular için üzüldüklerini dertlendiklerini ve sıkıldıklarını gördükçe gülesim geliyor, hatta şükrü gülesin de geliyor ama konumuzla alakası yok.

çünkü şükrü gülesin beşiktaşlı futbolcu idi. yurtdışında oynamış 977 yılında sekte-i kalpten 55 yaşında bu dünyadan gitmiş idi .

her neyse...

fakat yazmaya yazmaya huzurumun kalmadığına ve akacak mecra bulmama da gerek olmadığında dolayı efendim bendeniz geri döndü.

ne demiş şair;

teneni ten tenenni teneni
ten tenenni tenni teneni
teneni ten tenenni teneni
teneni teneni teneni yaar...