bir bilim adamının, bir sanatçının ödül alması veya kabul etmesi, bilim ve sanatın etiğine aykırı değil midir?aristo'ya göre sanat, ereğini kendi içinde barındırmaktadır. yani bir sanat eseri yapıyorsunuz, eserinize bakınca duyduğunuz haz, onun bir anlamda size ödülüdür. bu ödüle de biraz zahmetle ulaşırsınız çünkü yazdığınız yazılar, kurtuğunuz teoriler, işlemler, kafa patlatmalar, sürekli yargı süzgecinden, eleştirilerden, yapıştırılan yaftalardan, takılan isimlerden geçer.

bir yazarın kaleminden damlattığı her kelime, okuyanı eleştirir, okuyanı yargılar, okuyana ödül verir. orhan pamuk, yazmaya başladığında bunun etiğini bilmiyor muydu? yani şöyle de diyebiliriz, sanatçı ödül almaz, ödül verir. yargılanmaz, yargılar. kapitalist dünya düzeninin her şeyi ters düz ettiği günümüz sanat ve edebiyat dünyasında, artık yargılanan sanatçı, ödül alan sanatçı...

temeli "başarı" ve "performans" olan kapitalizm içinde sanat "sektörü" içine dahil olup bundan ekmeğini yiyen insanların hala ortalarda "tüccarım" demek yerine "edebiyatçıyım, elitim, entelim, zorunlu kaldığım için solcu olmuştum" diye dolaşması benden başka kimseyi utandırıp kızdırmıyor mu?

yazdığı yazıların tek bir satırında "kürt kapıcı", "kürt işçi" temasını uygulamadan sadece verdiği demeçlerde bu silahı kullanan bir sanatçı, tüm bu kapitalist ve emperyalist oyunun farkında değil midir?

gelgelelim nobel'e. bugüne kadar edebiyat alanında ödül alan isimlere baktığımızda çoğu hayatımızda ilk defa duyduğumuz insanlardır. oysa orhan pamuk gibi büyük isimlerin nobel alması, sanatçıyı veya bilimadamını değil, nobel'i yüceltir. yani burada ödül alan sanatçı değil, ödülün kendisidir. nobel'i bu derecede popüler yapan da budur zaten.

yıllar yılı yaptığı açıklamalarla olay yaratıp tehditlere maruz kalan bir yazara ödül veren yabancı kuruluşların, vakıfların, derneklerin bu ödülü vermesindeki gerekçenin orhan pamuk'ın güzel edebiyatı olduğu tarafımdan kesinlikle yadsınamaz. fakat, eleştirileri yüzünden hedef haline gelen bir yazarın uluslararası arenada aldığı ödül ile bir anda türkiye'nin gururu gibi yansıtılması kapitalist iğrençliğin hangi boyutlara geldiğini ortaya koyuyor.

etiğine aykırı gelen felsefik bir hadise içinde edebiyatı, kelimeleri "tüketilen" bir yazarın sadece "yazar" olarak adlandırılması ve kendi eserlerinden duyduğu keyifi paraya çevirerek daha da kafa yapması gözümde bütün kelimelerini hiçliyor...

türkiye, onca ezilmişliğe rağmen dünyanın en eğlenceli ülkelerinden biridir. zengin ve verimli toprakları, güleryüzlü ve sıcak insanları bilinir. nobel, bu ülkeyi tam 105 yılda keşfetti. bu ülkenin hiç mi orhan pamuk'dan başka edebiyatçısı, fizikçisi, barış savaşçısı, süper kahramanı çıkmadı be?
tümünü göster