boşluğa sağ tıklıyorsunuz, yapacak daha iyi bir şey yok, çıkan seçenekler içinde en ümit vereni...yazıp bekliyorsunuz bulabilecek miyim diye... isimleri değil numaraları ile anılıyorlar, çoğumuz öyle olmalıydık halbuki; sonuçta ne fark ediyor?

bu sefer doğal sebeplerle uyandım gecenin köründe. bir çöl domuzu gibi susamışım. toprak gibiydi dilim, boncuk boncuk terler vardı kirpiklerimde. su içip geri yatar mıyım hiç ; çass, çass, çass... glıkglıkglıkglık, çasss glık çass glık ; kalan kırmızıların hepsini diktim üst üste; 10 yılı geçti, çoğu gece yatağa nasıl gittiğimi bile hatırlamıyorum ama gece veya sabah kaçta uyanırsam uyanayım ne kadar içkim kaldığı ile ilgili her zaman net bir rakam var kafamda, bu da benim mühendisliğim.

6buçuk oldu sonra, bir saat daha uyuyayım diye gözlerimi kapattım. telefon numarasını hatırlamaya çalıştım kanlı sokaklarda, çatışmalar çıkmıştı, basamadım istediğim tuşlara, hep bir şeyler tuttu elimi, her denememde yabancılar çıktı karşıma... minibüsler durdurdum, taksicilere tarif ettim, gözlerimi kısıp görmeye çalıştım, polislere bile başvurdum, bulamadık beraber şehrin en işlek yerini.... borç istedim eski işverenlerden, ertesi gün yerime bakacak iş arkadaşları bulmaya çalıştım, dükkanlarda yattım kalktım, asfaltlara oturdum, uyanır gibi olup tekrar yatağa çıktım, erteledim, erteledim... sonra birden odasında buldum kendimi, uyuyordu, ellerimi yüzüme siper etmiş halıya bakıyordum, karşılaşmamak için, uyanırsa göz göze gelmeyelim diye. korkuyordum, çocuk gibi korkuyordum, önce kendi yaptıklarımdan korkuyordum sonra ondan korkmaya başladım... korkuyorum, uyanmasın bütün gece aradığım.... kalktı ve kulaklarımdan tutup tek tek gezdirdi bütün rüyamı, işte burası tutmadığın sözlerini gömdüğümüz yer molla (bi dakka rüyalar böyle anlatılmaz) işte burada boş yere benzin yaktırdın taksiciye, işte tam burada bir an uyanmayı düşündün hain! , işte tam burada ben aslında nerelerime baktığını biliyordum, işte tam burada, tam da yaklaşmışken bize, bir bira uğruna erteledin, işte tam burada fazla şişmekten patlıyor kelimelerin, işte burada cimrilik ettin, hem de bana karşı, işe gideceğini sanırken kusmaya başlamıştın ya işte tam burasıydı; gel benimle, takip et, sus cevap verme...

tam acaba eve mi gidiyoruz derken, sanki siniri geçmiş gibiyken, saçlarımı okşamaya başlamışken... askerdeyken çok sevdiğim bir söz kalıbı vardı: "amına koduğumun yerinde." bas bütün sessizlere. başa koy sona koy cümlenin ortasına yerleştir tek başına kullan hiç fark etmez, dünyanın en rahatlatıcı şeyiydi. her lafımızın içindeydi ama böyle dolu dolu, yüksek perdeden, şiirden de öte. "...amına koduğumun yerinde herif galkmış bana bozma ha o kum torbalarını diyor." "...oğlum üç saat oldu lan, biz neyi bekliyoruz lan bu amına koyduğumun yerinde, kafamızda miğfer, ne yapıyoruz lan biz, insan mıyız lan biz..." "yine ıspanak, durmadan ıspanak, paso ıspanak yiyoruz amına koduğumun yerinde..." veya sadece durduk yerde nöbetin ortasında bir aksaraylı: "amına koduğumun yerinde." ee? "ne eee, amına koduğumun yerinde işte." oralı, buralı; ilkokul terk, üniversite mezunu; deniz kenarı, dağ başı; hiç fark etmez. orası bizim gerçek vatanımızdır. bu ülkenin erkeklerinin tek bir ortak vatanı vardır, o da amına koduğumun yeridir. işte ben de tam böyle beni artık eve götürürken ve ben artık ne ertesi günkü işi ne ayın beşini onunu, ne samanyolunu ne hamamböceğini, tam da artık mutluluk uzaklardan bana görünmüşken, yani tam amına koduğumun yerinde uyandım.

despirıt tayms despirıt mişırz, mecburen girdik soğuk suyun altına, iyice bir durduk. çantayı topladım, atladım bisiklete çıktım. ışıktepe kavşağından sanayiye girerken bir alo market var, ismi o, çektim önüne 1 tane kırmızı aldım ve düşündüm... ne bok yersen ye korkmayacaksın bu amına koduğumun yerinde. bu amına koduğumun yerinde korkmayacaksın. girmedim sanayinin taşlı yoluna, mudanya yoluna çıkıp otobandan bastım gittim... yanlış anlamayın fabrikaya gittim. yakın olan öbür kapısından girmek için, yoksa belediye mi dağıtıyor lan bu kadar kırmızıyı, sike sike çalışıyoruz. bizde bi oğuz başçavuş vardı, asker döverken bir vurur iki bağırırdı: "asker gibi dur lan, erkek ol." ...
tümünü göster