uzun uzun yazacak bir şey yok kendi adıma. kardeşimin polis için, iktidar için, devlet için söylediği her şey doğrudur. benim için söyledikleri de öyle. "ama" diyerek yumuşatacağım bir şey de yok. akp, chp, demirkubuz, kürtler, alkol, cnn... o kadar yoruldum, sinirlerim o kadar gerildi ki, yazmak zulüm geliyor.

bugün ahmet mümtaz taylan'la konuştum telefonda, "gezi..." dedim, "allah aşkına" dedi, "son yazımda yazdım, bir daha bu konu hakkında kimseyle tek kelime konuşmak istemiyorum". sesi o kadar yorgun, öylesine bıkkın geliyordu ki, kendimle konuşuyorum sandım. "o da mahvolmuş" dedim içimden, "onun da damarlarından çekmişler kanı". sırf sert bir dil kullanmıyor, uzlaşma arıyor diye bir kafasına sıkmadıkları kalmıştı adamın. kimsenin ihtiyacı yok çünkü böyle insanlara.

beynim çöplüğe dönmüş. sinirlerim yay gibi. elektiriğimi dökeyim, küfretmeyeyim diye mizaha, ironiye sığındım, yok. hepsi yalan. günlerdir yutmak zorunda kaldığım şeylerin hepsini kustum. trabzonlu olduğum için filan değil bunlar, kendimi tanıyorum, havadan geliyor bu zehir; gazdan, yalandan, şerefsizlikten, nefretten...

benim içimde tek bir kırgınlık var kardeşim, tek bir şey. ben "birisi benim boğazımı sıkıyor" dediğimde, üstelik o "birisinin" yıllarca benim etrafımda olmuş arkadaşım, komşum, şuyum buyum olduğunu söylediğimde kimsenin umrunda olmadı. "umrunda olması gereken" kimsenin umrunda olmadı. bir "kedidir kedi" yumuşaklığında geçiştirildim. bunun benim için ne demek olduğunu hiç kimse bilemeyecek. çünkü mesele benim yanılıyor olup olmamam değildi. mesele benim abartmam, yanlış anlamam, puştluk yapmam değildi. ben sadece birinin gelip, sırf bir şey boğazımı sıkıyor diye, sırf umutsuzluktan boğuluyorum diye gelip "sen de haklısın, takma kafana" demesini bekledim. bunu zaten benimle aynı derdi paylaşan dostlarımdan değil, bilhassa diğerlerinden bekledim. bazen bu kadar basittir insanın ihtiyacı. ama görmedim. şair burada sana seslenmiyor kardeşim, yanlış anlama, ama seslendiklerim de oldu. gözlerinden abartıyor olduğumu düşündüklerini okuyacak kadar hayat tecrübemin olduğu insanlar işte.

daha fazla ne diyeyim, ben bunları yazarken bile on binlerce insan twitter'da sahte fotoğraflar, yalan bilgilerle insanları galeyana getirmeye çalışıyor. şerefsizler cirit atıyor etrafta, ne diyeyim daha. yok işte, iki saattir bilgisayarın başındayım, çıkmıyor elimden bir şey, bu kadar. konuşamıyorum bile.

senden tek bir dileğim var, sakın, ama sakın bu konuları konuşmayalım. nasılsa bu da geçecek. ben gene yazarım, çizerim, uzaktan uzağa seni sinir ederim; sen gene bana kızarsın, hayal kırıklığına uğrarsın, ama lütfen bunları konuşmayalım. sadece bunları konuşmamaya ihtiyacım var. herkes bana "toplum" dedi, ben sadece "insan" demek istiyorum. derdim bana öyle yetiyor ki...
tümünü göster