duy sesimizi yarının vadisi.
köklerinden söküp yuvarlıyoruz sana göz nehri bakan ağaçlarını.
gölgede ceplerimizden düşen kağıt parçasına çizdiğimiz sınırları tarihin,
gecede bir gömlek soluyor üstümüze,
güneşin kandırdığı.

huzursuz olmalar zamanı, duy sesimizi. bütün sığındığımız evlerde ip eğirmekte çağdaşların ve kadın tanıkları, eteklerine kül yağmış bir mısır karışıyor orada. teksirleri dağıtılan oyunumuzu sen de oyna, badirelere kapılan konukluğumuzda fark et ateşini ve kolluklarla gelsin devrinin saltanatı... en güzel vaktinde mutlu bir ton, bir yanlış dilekçenin geri dönmesi, bir hatanın yok sayılması gibi duy sesimizi. şehrin altını anılarda beliren sancılar çoktan kemirdi.

düş önümüze artık suyu altın çağlıyor korkularımızın.
geriye dönüp değiştirebilme arzusu yenik düşecek inan kapanan dudaklara.
çünkü bir dolu tabaktan dökülen kırıntılar besleyecek
meltemsiz bir akşamdan geriye kalabilenlerimizi.

(sarkis çerkezyan'a...)
tümünü göster