çok işim var yarın için birkaç noktadan daha bahsedeyim, asıl meselenin tadı olan final bölümü sona kalsın.

4- buradaki bir diğer nazariye gıdıklayıcı problem, yahudi sorunu, kuşkusuz bunun beraberinde din temelli tüm ayrımcılık hikayeleri var. yani biz soruna önemli ölçüde batı'dan baktığımız için yahudi sorununu temel alıyoruz. ama canınız isterse budistlerle müslümanlar arasındaki sorunları da ele alabilirsiniz. şimdi buradaki kritik nokta yahudi sorununun detayından ziyade, bu tür meselelerle ırkçılık arasında bir köprü kurup kuramayacağımız. yani nasıl ırkçılığın ilkçağ'da olmadığını ve ama başka türden ayrımcılıkların var olduğunu anlattık, aynı şekilde burada da merkezindeki esas ne olursa olsun toplumsal bir tutum, nefret ve pratik doğuran ayrımcılık ile ırkçılığın bir ve aynı (şey olmasalar da) kökenden geldiğine itibar etmek istediğimiz için aynı yolu tutarak bu sorunu ırkçılıktan ayrıştırmayacağız. (bu cümlenin tamamını, ben, bir seferde kurdum, propositionlar önemli tabii).

5- üçüncü ve dördüncü maddelerde kani olmamızın nedeni burada objektif bir gerçeklik karşısında bulunmamız değil. dolayısıyla herhangi bir gözlemci veya araştırmacı tarafından fiili veya tarihi kadın düşmanlığı, eşcinsellere yönelik ayrımcılık, göçmenlerden nefret etme, özürlüleri yok sayma gibi toplumsal edimlerin birbirlerinden çok başka oldukları iddia edilirse buna karşı çıkmayız. zira bizim derdimiz, bu türden şeylerin tümüne yol açan ya da tümünün mayasında yer alan bir veya birkaç fenomen var mı diye şiir söyleyip dolanmak tenhalıklarında - felsefece bir refleksiyon içerisinde fikir yürütmek. tam da burada, şu tezin izinden yürüyeceğiz, ırk, din, dil, sınıf, cins, sağlık durumu(!), nitelik gibi birbirlerinden bambaşka görünen tüm ayrımcılık alanlarının özü bir ve aynıdır; bu en başta belirttiğimiz üzere xenofobidir. tam da bu aynılaştırma ekseninde bunlara yol açan ortak durumu, insani fenomeni tespit etme şansımız mümkün olabilir; bu tür bir tespit kimilerine metafizik bir önerme gibi görünse de metafiziğin tarihindeki tüm boş işlerden insanlığın elini doldurarak çıkması hasebiyle bu kayıtsız sataşmayı ciddiye almayacağız.

6- memmi, böylece tüm ayrımların merkezinde iki mesele tespit ediyor: korku ve kendini tanımlama eğilimi. ilkinin biraz daha ekonomik saikleri var, unutmayalım ki memmi 50lerden yazmış birisi ve biraz marksist olmasaydı bile marksizmin dilinin son derece hakim olduğu zamanların düşünürü. ikincisi için ben biraz daha ileri giderek nietzsche'ye ve spinoza'ya bakma taraftarıyım. ancak hem bu iki meselenin açımlanmasını hem de sonraki hikayeleri birkaç gün sonraya bırakıyorum.

hepinizi salonda ve en tuhaf ayrımlarınızla seviyorum, sağlıcakla.
tümünü göster