yaşamın temel ihtiyacı bilmek değil mi. bilinmek de bir o kadar. başkalarına bu yüzden ihtiyaç duymaz mıyız. bu yüzden yaşamaz mıyız bu koduğumun hayatlarını. yaşamak bilmek, bilinmek değil mi. olmayabiliyor işte. bilmek istememek de, bilinmek istememek de çok sık rastlanan, son derece normal olduğu halde şu küçücük beynime bir türlü sokamadığım, sığdıramadığım bir gerçek. tamam değişmez kurallar o dünyayı alabildiğine daraltsın, iş hayatında öyle gereksin, anneye babaya her şey söylenemesin mesela ve mesela binlerce insanla birbirine değen yaşamlarımız o yalanlara yaslansın ve tamam zorunlu olsun bu, ama ne kadar daralırsa daralsın, hiç değilse tek bir insan, tek bir başkası tarafından tam olarak bilinmek istemez miyiz, tam olarak bilmek istemez miyiz bir başkasının kim olduğunu. aksi yalnızlık değil mi, dayanılmaz değil mi, tanrı ile evrende tek başına olmak değil mi, bu kötü bir şey olmayabilir ama anlamsız değil midir, aldığımız her nefes, ettiğimiz her kelime, yaşadığımız her gün ve beklediğimiz her bir diğeri... bütün bu olan biten neden olup biter o zaman, ya da bir anlama bile ihtiyaç yok mu, ona bile ihtiyaç yoksa biz niye varız, niye yok olmuyoruz. bir insan kendi bildiği bir şeyi bir başkasından neden gizler. olmuş olan bir şeyin olmuş olmasından daha önemli ne olabilir, bu olmuşluğu gizlemek, ya da olmamış gibi göstermek ne işe yarar, kim bundan ne fayda sağlar. insan, tamam çıkarları ve zorunluluk kabul ettikleri doğrultusunda bütün evrene dilediği gibi görünsün ve bütün evreni dilediği gibi görsün ama, sadece bir anlamı olduğu için yanında olmak istediği birine nasıl yalan söyler, neden yalan söyler, bununla nasıl yaşar, yalan söyleyebileceği birini hayatında nasıl tutar, nasıl tahammül eder ve nasıl sever, yalnız kalmamak için mi, yalnızlığın kralı bu değil midir, birinin yanında yalnız olmak değil midir yalnızlıkların en dayanılmazı. ben daha unuttum yerine market kapalıydı diyenin varlığını aklıma sokamazken hayatını yalanların üzerine inşa edenler, buna da başkalarını ortak edenler, bunun adına da beraberlik diyenler, birbirlerini tanımadan elli yıl yaşayıp geberip gidenler... şükür mü edelim, acı mı çekelim, hayatlarımızın kıymetini mi bilelim yoksa biz de mi geberip gidelim bir an önce, napalım, nasıl yaşayalım tanrım. tamam saçmasapan sorular sormuyorum. taam taam...
tümünü göster