sevgili we;
bir kitap okudum ve hayatım değişti inanır mısın, evet ben de inanmam. fakat, we, gerçekten de böyle zamanlarda ben kitap okurum, hayatımı değiştirmez ama bir süreliğine onun içinden çıkmamı sağlar. işin aslı we, karı kız ortamı yapmak için demiyorum, zaten laneth'te olmuyor öyle işler, kitap okumak benim için nesiller önce kaybedilmiş diğer yarımı bulmak gibi bir şey. ne mi okumak, tabii bu doğru soru olurdu, kitap derken mutlaka kendi birikimin üzerinden okumak gerekiyor. imdi 2. abdülhamid'in irfanını değil mesela ihsan oktay anar'ın son kitabını okuyacaksın, odur gereken.

sevgili we,
yazların zaten hep nevrotik bir yanı vardır ve ben bu kelimeyi yazarken elim sürekli "w"ye gidiyorsa bu da onun yasaklılığındandır. yasaklı yoldaşım we, bu yaz burada bile 39-40 derece nevrotikti, izmir'de ne olsun? ayrıca ayrılmak sanılan çokça yeniden başlamaktır, kimi kiminle geçiştiriyorsun? ve bu arada yazın sonunda çok tatlı bir rus kızıyla tanıştım, senin mektuplarında bahsettiğin hediyelerini de beklemekteyim. tam rus gibi değil tabii, biraz daha tatar karışımı havası var, lakin güzel rusya anamızda sahici rus mu kaldı canına yandığım. güzel kız işte, tanıştım, çok konuşup kandırdım. inanmazsın, we, ben o kadar çok konuştum ki hayır diyecek yanı kalmadı. yalnız işte hep senin gibilerle konuştuğum için pek bir havada kaldı dediklerim, anlatayım:

gittik, bir mekana oturduk. ben şat-bira dedim, kız kahve söyledi, gol bir. konudan konuya dolandık, vakit erdi, üçüncü şat-bira geldi. dedim ki: "geçen yıl okula gittik fıratla benim asistan almanya'ya kişisel tanıtım hazırlıyor, işte neden frankfurt okuluyla ilgilendiği anlatacağı yerde tıkanmış, yandaki hocaya diyor ki: 'hocam, writers block bir nevi, öyle yani, tam analatamıyorum, yazamıyoruuum.' biz fıratla içeride kahkaha atmamak için kendimizi dışarı attık, hemingway sanki" ve bla bla bla... işte o an kız yüzüme senin bu satırları okuduğunda oluşan yüz ifadeni takınarak bakmadı, gülümseyerek ve konuyu nereye bağlayacağımı hiç anlamayarak baktı dostum we. gücendim mi? hayır, almışım gazı, almışım tekilayı, bastım oradan. dedim: "benim ki de şimdi öyle bir şey işte. yani yazacağım sana ama yazar tıkanıklığı yaşıyorum." çok güldük we, üç saat daha performans gösterip aklımdaki tüm şeyleri döktükten sonra, ne dese beğenirsin, "ne evet ne hayır". bunu bir sen anlarsın we, oğuz atay'ı herkes okur da bunu bir sen anlarsın.

sonra işte, sonrası iyilik güzellik...

ama kederliyim de we, ben ne zaman vazgeçtim yalınayak gezinmekten çam ormanında, ne ara gene kaptırdım elimi, nasıl da bilerek kalbimin kırılacağını güldüm öyle? işte öyle. civa da solumadım ama bir iki geçmişliğim var ölmeklerden, o yüzden bana da bir şey olmaz yoldaş. işte öyle.
tümünü göster