sendikamız, bir yazın eserinin başlandığı gibi bitirilmesinin mi, yoksa uzun zaman içinde yeniden yeninden ve yine yine yeniden ele alınıp yeterli değişiklik kotasının ardından mı bitirilmesi gerektiği konusundaki tartışmalardan rahatsızdır. her konuda kesin kararlar vermekle birlikte bu konuda kararsız kalışı sendikamızın acziyetine değil, konunun kendisine bağlıdır. yani özetle "saz öyle de çalınır böyle de" gibi üçüncü sınıf, lümpen bir tutum olarak algılanmasını istemeyiz, ama daha aydın bir ifadeyle sendikamız, üyelerinin belli konularda serbest bırakılması taraftarıdır. zira konunun geneli üzerinden yürüyen tartışmalarda bir taraf büyük üstad dostoyevski'nin karamazof kardeşleri ne kadar kısa sürede yazdığını argüman olarak kullanmaktayken, diğer taraf goethe usta'nın faust'u değiştire değiştire 20 yıldsa yazdığından söz etmektedir. sendikamız tartışmalar beynelmilel camiaya vardığında olayı büyütmeme erdemini devreye sokmaktadır.

öte yandan bir seferde oturulup bitirlmeyen bir öykünün kaderi nasıl iyi olabilir ki? ya kötü yola düşer, ya kötü yolu bile yoldan çıkaracak hünerler öğrenir. sendikamız bu tür öyküleri organizasyon bünyesinde yayınlamayı ve dahi tertip edilmiş her tür festival, bienal, sergi gibi uluslararası ortamlara temsilci olarak göndermeyi kesin olarak reddeder. sendikamız, kötü yola düşenlere kötü gözle bakmamakla birlikte toplugörüşme imzaladığı bakanlığın aile ve ahlak konusundaki hassasiyetlerini gözetmekle yükümlü olduğunu her koşulda hatırlar. sendikamızın hafızası çok sağlamdır, her şeyi yazıya döker.

şimdi bu koşullar altında bir kısa öykü denemesi olarak beliren iki kişilik bir ev yaşantısını anlatan bu öykünün tadında bırakılarak bitirilmesi, okuyucunun çalışma saatlerinden artırarak biriktirdiği boş vakitlerinin doğruca kullandırılması konusunda itinalı davranılmasının zaruret arz ettiği söylenecektir. devletlã» bir haklılık söz konusudur bu söylenende. fakat başlangıçta bir muharrir tarafından kaleme alınmakta olan iki kişinin öyküsü, zaman içinde, sendikamızın kural ve kaideleri de görmezden gelinerek (çevresinden dolaşılmak suretiyle) bambaşka bir hal almış, muharririn aslında tanımadığı ve savcılık makamının zor yoluyla almadığı ifadelerde de asla tanımayacağı üçüncü kişilerin dahlolmalarıyla...

ben 77166 no'lu sendika üyesi yazar z, siz büyüklerimin düşünmeyeceği şeyleri önceden bilememiş olmak benim suçum sayılmamalı. lütfen üyeliğimi iptal etmeyin, tüm bunlar benim hatam değil. önümüzdeki günlerde gökhan'ı diriltecek ve esas oğlan yapacağım, zühre'nin her kadın gibi allah belasını versin, arda'yı da yardımcı erkek karakter olarak türlü belalara sokup sonra gökhan tarafından kurtarılmasını sağlayacağım. dönemin şartları gereği gökhan'ı yakışıklı, zühre'yi zayıf, arda'yı pek mendebur resmedeceğim. lütfen isnat edilen suçlamaların -hiç değilse bir bölümünün- benim değil öyküye bulaşan diğer yazarların sorumluluğu olduğunu kabul buyurunuz.

konuya uzaktan uzaktan heves eden, ben olsam ben de yazarım diyen tersinekalem arkadaşı hiç değilse suçu sabit görülmedikçe masum kabul ederseniz daha bir keyifli olacak tüm bunlar.
tümünü göster