sevgili phoebe;
konuştukça lanetlendiğimiz, sustukça cehennem çukurlarına dürtüklendiğimiz zamanlar... belki anlatmamam daha kolay olurdu da başlayınca bir kere sıralı sırasız bir şeyler belirecek ve söylenecekler. sonrasında biliyorsun mehtaba baktığın vakit üzüntü çekmemek mümkün değil artık. ne tavsiye edersem edeyim phoebe, kulak asma bana, bir baltaya sap, bir ümide yaprak olabilmiş değilim şu vakte kadar. üstelik ne kadar tarif etsem de bununla yaşamanın imkan dahilinde olduğunu hala fotoğraflarda kendi kendime kulak yapıyorum, kimse de şaşırmıyor, o derece phoebe. hatta not alırken caps lock'ı açık unuttuğum ve bunu eşek gibi bildiğim anlar yaşıyorum, paralel bile olduklarını sanmam bir yerlerde.

belki bir başka yöntem olanaklıdır: oynamak yürürlükte. yalnız bunun için zeki olmak yetmez, kötü olmak da gerekir. biraz deneyince başarılabilir olduğunu göreceksin, hatta belki bir gün sana bunu daha açık anlatabilirim bile, belki sadece bakarak öğrenebilirsin. bunu bilen de sadece biz değiliz phoebe, soyumuz çok yollardan geçti ve çoğu da sanıldığı kadar soylu değildi.

mehtabı anlatacaktım aslında, arif erdem derken nerelere çıkmışız görüyor musun. mehtabı çokça yaz akşamlarıyla tanımladılar, öyle hissettiler ve belki çıplak tende sınırlı bir ürpertiyle, sessizce izlemek mehtabı vakit yettiğince, üstelik belki deniz kıyısı, belki ince bir dere akıntısı, belki kavşak, belki yolların uzantısı, bu kadarı huzur verir, bu kadarı zevklidir. mehtap oysa soğuğu ve sıcağı hissetmeden buzlu bir bozkır akşamında, hiç bulut yokken ve kendinden başka bütün ışıklardan saklanır, yansımalarını önemsemezken, işte o vakit oradadır. ve bir gece afyon tarafına giderken, buzlu bir yol kenarında birkaç saat apaçık gökyüzünü izleyip ay çıktığında anlamıştım kadın teniyle benzerliğini mehtabın. mehtap, egzotik iklimlerin tatlı ışığı olduğu kadar, kuzey bozkırlarının da kraliçesidir, hatta oralarda zannediyorum, rakipsiz ve tektir. kimseyi elmayla zehirlemeyecek ve hiç binmeyecektir kır atların terkisine. donmuş bir ayışığı var bu gecede, ne tuhaf evim çok uzakken bozkıra.

vakit senin için çok erken phoebe, benimse sorumluluklarım ve bir saatim var artık, iyi geceler dilerim, sonra devam edelim.
tümünü göster