sevgili phoebe;
bugün biraz yürüdüm, halbuki hiç de yürünecek zaman değildi. kar yavaş yavaş eriyor ,kesinlikle birden değil- ve kaldırımlarda karlı, vıcık, soğuk bir balçık. bunu bile sevebileceğimi düşünüyorum aslında, elbette kurtuluş'tan yürünen kolej yolundaki donmuş bir karışlık tabaka gibi değil, fakat bunu bile sevebileceğimi düşünüyorum. galiba herkesten fazla veya herkes kadar kolay alışıyorum.

bu aralar yürümek dışında da şeyler yaptım phoebe. devletin zulmü başlığı altında incelenebilecek bir dizi evrak doldurma işleri. bunları sana anlatmak istemiyorum phoebe, sıkıcılar, dahası ben artık kolay alışıyorum ya geride bıraktım bile olanları. eskiden bir kızgınlığım vardı phoebe, seninkine benzer çılgın bir kızgınlık değil, ağzım küfürlüyken konuşmama hünerine eşlik eden daha soğuk, belirsiz bir kızgınlık. şimdi üzerime çamur sıçratan arabalara bile anlayışım var, şimdi dindar bir nesil yetişsin yatacak yerim yok. sen öyle değilsin, benim eski kızgınlığım da uzak seninkinden ama ikimizin de aynı olduğu tüm bunlara dair konuşmanın sıkıcılığına kani oluşumuz. ve parlayan güneş altında söylenmemiş hiçbir şey kalmamışken, üstelik söylemeye hevesli o kadar insan da varken niye bir de biz uzatalım bahsi. sırf söylemeyi seviyor olmamız geçerli bir gerekçe olamaz değil mi ve çok yazma hakkı tanısalar her satıra "bir alex değil" yazar geçerim gibi.

gene de düşünüyorum phoebe, bir votka kartuşu kadar keskin düşüncelerim, tam ne düşündüğümü de bilmiyorum ama phoebe, inan buna rağmen düşünüyorum: bazen hayal bile kurabilecek kadar berrak düşüncelerim. ve en az bir kere kutsal bir ayinin ortasında tüylerim diken diken olabildiği ve bir de bir sefer olsun en az bir kadının karşısında kulaklarımın dibine kadar yüzüm kızarabildiği için ileride sorarlarsa bu çağı yaşadığımı söyleyebileceğim. sorarlar mı phoebe?

soru sormayı bırakalı çok olmuştur, yaşın görece genç olmasına rağmen senin için bile çok olmuştur eminim. yine de soracağın bir şeyler gerçekten kalmadı mı phoebe, kendinden bahsetmekten çok yoruldun, nasıl olsa anlamayacaklarını bile bile anlatmaktan sıkıldın ve hepsi bir fazla falanla soru sormayı ne zaman bıraktın phoebe! şimdi merak ediyorum: orası da soğuk mu?

açıklayıcı notlar:
1- phoebe diye birisi gerçekten var, o yüzden suya yazmıyoruz bunları.
2- phoebe ile doğrudan bir tanışıklığımız ve başka herhangi bir iletişimimiz olmadığı gibi buna yol açabilecek edimlerden de kaçınıyoruz. dolayısıyla neden bunların burada yayınlandıkları konusundaki kafa karışıklıklarına yanıt olabilir bu durum.
3- o da bana yazıyor abiler ve de ablalar. nerede yazdığını söylemeyeceğim. ama işte dediğim gibi tek yönlü bir iletişim bu.
4- neden bir mail adresinden ya da blogtan falan yazmadığımı soranlar olabilirler, laneth babamın çiftliği mi de bu kadar rahat davranıyorum gibi merak edenler bile bulunabilirler. cevap veriyorum: tam olarak babamın çiftliği! hiç değilse görümcemin çeyizi ya da kaynımın hediyesi falan.
5- yine de çok rahatsızsanız silebiliriz bunları, o okuduktan sonra en azından. var mıydı itiraz? (siz susun still konuşsun ünlemi.)
tümünü göster