sevgili we,

yıllar yıllar önce bir adam bana birine seni sonsuza dek seveceğim demenin fazla iddialı bir şey olup olmadığını sormuştu. ben de ona, bunu söyleyeceğimi nerden bildiğini sordum. o her şeyi bilirmiş, öyle söyledi. ama geleceği de bilemeyiz ya? bilmekle bilmek arasındaki o şahane farkla ne yapabiliriz? yalancının mumu çabucak söner ama doğrucunun yalan söylemediğinin anlaşılması için aradan yıllar geçmesi gerekir bazen. bazen o bile yetmez. bu hiç adil değil. onu sonsuza dek seveceğimi asla tam olarak bilemeyecek.

her şeyi o kadar doğru yapıyor ki we, delirecek gibi oluyorum bazen. ben bütün bu yıllar boyunca, sadece bir kerecik olsun, doğru bir şeyi, doğru bir zamanda yapmak istedim. doğru yerde susmak ya da doğru anda doğru bir şey söylemek istedim, sadece bir kerecik. ama sen de biliyorsun ya we, ne yaparsam yapayım, ne söylersem söyleyeyim, beni anlayabildiğini asla tam olarak bilemeyeceğim. her şeyi anlar o, biliyorsun, aklına gelebilecek her şeyi. her şeyi bir tek kelimeyle değiştirebilir. sana istediğini yapabilir, birkaç kelimeyle. nasıl olur da we, birinin senin karşında sahip olduğu böyle bir güç, seni bir tek an bile korkutmaz, bir tek an bile? biri kalbinin yerini öğrenecek diye ödü patlayan bi insanken, bu kadar çok şey bilen birine sırtını nasıl bu kadar rahat dönebilirsin? bir şeyi bu kadar severken, geceleri nasıl bu kadar rahat uyuyabilirsin we?

o kadar bu dünyaya ait değildi ki we, onun için bir başka dünya yaratmam gerekti. o kadar yetmiyordu ki bu dünya bana, hayatın içine bir başka hayat daha kurmam gerekti. ben yalnız ölmeyeceğim we, istesem bile yalnız ölemem, pekala biliyorsun. üçüncü dünyada da birbirimizi görür görmez tanırsak, vay canına, cennet diye anlatılanlar doğruymuş diyeceğim.

hayallerimizle,
still
tümünü göster