o, kendisini çok seven genç kızların elinde, her fırsatta şımartılarak büyümedi. yılışık bir güzellik değil onunkisi. o, kendisine uzanan sevgi dolu ellerle karşılanarak, bir parti havasında adım atmadı hayattaki yuvasına. terkedilmişti. o, yağmurlu bir güneydoğu akşamında, yaşı geçkin bir askerin hep olmadık yerlere bakmasından doğan bir fırsatla; ensesinden tutulup kaldırılarak ve kaderi ruh hastası bir rütbelinin ağzından çıkacak sözün insafına bırakılarak, belki tok bir karnın belki ağrımayan bir dişin hatırına, bir iğne deliğinden geçerek girdi hayata. ufak şeylere takılacak kedi değildi o. takılmadı da. onun adı recep. bir espriye malzeme.

sütten kesilmeden ümitten kesildi o. sabaha çıkamayacağı söylendi. belki bir kedi bile değildi, sakat kalmış olabilirdi, çirkindi üstelik heryere mikrop bulaştırabilirdi. ama paramparça etti bir asker kendi havlusunu. isıtarak sardı recep'i ve kuruladı onu. gözleri görmüyor ve ayakları tutmuyordu neredeyse. gelip geçenler ona şöyle bir göz attı sadece. başını bekleyen asker bile gidip yattı vakitlice. onun bile yoktu ümidi. renkli rüyalar dururken, görmek istemedi onun siyah beyaz leşini. gidip mevzilerine yattılar gece nöbetçileri de. kaldı bomboş er gazinosunda. bir bisküvi kutusunun içinde. mavi bir jandarma havlusuna sarılıyken titreyen bedeni, açık kalmış televizyonda çalan şarkı bütün 91/1'ler için gelirken, o gece sabaha kadar kimbilir aklından neler geçti. ama ne yaşanacaksa bundan sonra, o gece onun o küçük kalbinde başladı ve bitti.

acemi ayaklarıyla ilk adımını attığı o titrek sabahtan bu yana çok yol yürüdü recep. belki hayal meyal kardeşlerini belki yağmurlu bir gecede annesinin memelerini ama bundan başka hiçbir kedi görmedi. bir tür olarak öksüz ve yetimdi. onu bulan asker, yanındaydı çoğu kez , ilk bokunu kumuyla örterken, patisiyle bir çekirgenin kafasına vururken, gözlerini kısıp yan yan çiğnerken çiğ eti, sinsice pusarken saldırmadan önce bir sarıkıza, kedi olmanın bütün sırları içindeydi. uzunca bir süre, kimsenin okumayıp herkesin kurcaladığı bir dergi gibiydi. oradan oraya sürüklenen, kovulan, tekmelenen. bir kumbaraya atıyordu sanki hepsini, her gün bir santim daha ileri. önce bir hacı yatmaz sonra bir salyangoz, sonra bir kaplumbağa ve zar zor bir yavru kedi. önce ilgisizlik, sonra tiksinti, sonra eziyet, sonra merak ve güç bela bir parça sempati. denemekten vazgeçmeyen biri hangimizi güldürmez ki.

hayvanlar düşmanlarıyla doğar, bunu bilirsiniz. o da kendisine bir kaç tane edindi. kulaksız köpeklerin önüne attılar onu, inemeyeceği yüksek yerlere bıraktılar, ikiyüzlülük yaptılar iftira attılar, eğlence ettiler kendilerine, canını yaktılar. ama moralinin bozulduğu görülmedi, çünkü suratına kapıyı çarpan her kim ise, dışarıda bıraktığı kendisiydi. kapıdan kovdular bacadan, bacaya gittiler kapıdan girdi. emir geldi uzak yerlere bıraktılar ama vazgeçmek, recep'in bildiği en uzak yerdi. jandarma karakolunda bir yavru kedi, tezat onun yaşamıydı, bir bakışıyla tersine çevirdi. yaşamayı bilenindir dünya. kim kimin evindeydi. hayvanlar dostlarıyla doğar bilirsiniz. kaderin cilvesi işte, süt ve whiskas yerine ekşi asker ayranı ve çiğ etle beslendi. peşinden koşanlar kendisi maskara oluyordu artık, bir sıçrayışta çıkıyordu mevzilerin üstüne, dakikada 650 mermi atan 7,62 çapında bir makineli ve yanında recep, jandarma kedi.

o büyüdükçe küçüldü karakol. ham petrolden, silah bakım yağına herşeye bulaştı. kuyruğundan tutulup fırlatılmaktan, fare yakalamaya, alkışı duydu ihaneti gördü. onu sevdiğini iddia edenler onun için üzüldü çoğu kez ama küstüğünü, suratının asıldığını, dün gece yaptıklarımdan pişmanım dediğini, yataktan çıkmak istemediğini, kastetmediği bir şey söylediğini, kedi olduğu için özür dilediğini hiç kimse görmedi. o, yaşamanın sert bir askeriydi. kedi yavrusu dediğin nedir. konsantre güzellik. bir güzellik turşusu. güzellik dediğin nedir. seni kendine çeken şey. bir sevgi mıknatısı. asker dediğin nedir. ölmedikçe nöbet yerinin terk etmeyen. emir ve görevin demirbaşı. yaşıyor dediğin kimdir, ne kadar zor gelse de yapan kişi, dünyanın kendisine emrettiğini. recep dediğin nedir. o, yaşamanın büyük ve güzel askeri. emredersiniz değil, evet dedi.

ve biz. bugün burada onun yaşamının gözden kaçan bir ayrıntı olmadığını göstermek için toplandık. altı üstü beş ay değil, dolu dolu beş ay kaldın aramızda. aldırma sen recep onlara. iyi bir asker daima hatırlanır. ister kurşunla ölsün ister kıymayla.
tümünü göster