kutu 3-4: yeni yasanın içeriği ve getirecekleri

hükümet de ustalık döneminde işçilerin bu sorunlarını çözesi olmuş. bizim memlekette sorunlar nasıl çözülür; kürt sorunu mu var, kesin kafasını, gençlik sorunu mu var, veredin sopayı, kadın sorunu mu var, çocuk yaptırın! işçilerin bir sorunu mu var, aynı tarifeden, kıdem tazminatını kaldırıverin.

böyle mi? eh, tam olarak değil. çünkü akp, her ne kadar tüm saflığıyla işçi düşmanı olsa da hem güçlü bir popülizm (hiç de propaganda düzeyinde) deneyimine sahiptir, hem de vahşi kapitalizm dönemindeki gibi işlerin basit, açık, dümdüz ilerlediği devirler geride kalmıştır. yani akp, yarar sağlayamayacağı bir tarzı pek de tercih etmez. bunun yerine yeni bir kapitalist fon oluşturmayı ve işçilerin bireysel çıkarlarını koruyormuş gibi görünmeyi tercih eder. ve daha önemlisi karşıtlarının erken mevzilenmesini sağlayacak şekilde taktiklerini açığa vurmaz.
bu yasa konusunda da sadece belli noktalar açıklanmış durumda, buna göre:

* işçinin 20 yılda alacağı kıdem tazminatı miktarında büyük düşüş yaşanacak, 20 yıla 20 aylık değil, 6 aylık ücret tazminat olarak ödenecek.
* 10 yıldan önce kıdem tazminatı alınamayacak, 10 yılda da az bir miktar alınacak.
* 10 yıldan az çalışmış işçinin kıdem tazminatı hakkı bulunmayacak.
fakat:
- işçinin tazminatı devlet güvencesinde olacak, birikmiş fondan gününde ve tam olarak ödenecek.
- bu fon için kesinti işçiden değil, sadece işverenden yapılacak, işçiye ek bir yük binmeyecek.

bunlara ek olarak, kesinleşmemiş olmakla birlikte, fon uygulaması gelirse, toplam çalışması 10 yıla ulaşmadan evlenen kadınlara tazminat ödenmeyecek de deniyor, 10 yılı doldurmadan askere giden işçiye tazminat ödenmeyecek de deniyor, işverenin fona ödeme yapmamasının yaptırımı yok da deniyor. diyenlerin yalancısı kalalım ya, kesin doğruluğu vardır.

bunlar yasa tasarısının bilinen kısımları, henüz tüm detaylar açıklanmış değil. kesin olan kısmı, kıdem tazminatının devlet elinde bir fon haline getirileceği, bu fonda biriken milyarların (yeni parayla hemi de) sermaye ihtiyaçları çerçevesinde kullanılacağı ve patronların bu sayede hem işçi çıkarma konusunda, hem de bu fona ödemekle yükümlü oldukları paralar konusunda epeyce rahatlayacakları. 20 yıla 6 ay ya da 10 yıldan önce tazminat hakkının olmaması, gelecek tepkiler düzeyinde değişikliğe uğrayacaktır. gelecek tepkilerin düzeyi burada belirleyici, ciddi bir kalkışmayla, yasa, tamamen ortadan da kaldırılabilir, mıkırdanma düzeyinde kalırsa aynen de çıkabilir. yalnız bu yasanın torba yasa çerçevesinde değil de ayrı olarak hazırlanması ve seçim sonrasına bırakılmış olması tepki beklendiğinin de kanıtıdır. yani elimizde ciddi bir imkan olduğunu bizzat akp hükümeti ifşa etmiş oluyor.

yasanın gerçekte getirecekleri

yasanın kesin olmayan kısımları işçilerle, kesin olan kısımları sermayeyle ilgili. kesin olan kısım şunları sağlayacak:

* patron kişisi ya da kurumu, bir seferde ödendiğinde ciddi yekã»n tutan tazminat yükünden azade olacak. bunun yerine tıpkı sgk primi öder gibi aylık daha cã»zi ödemeler yapacak. tabii mevcut sgk primlerinin ne kadar düzenli ödendiğini görmek için sgk sitesindeki verilere bakabilirsiniz ya da her 2 yıl da bir prim affı çıkarılıyor olması, patronların faiz yükünden kurtarılmaları, yeterli kanıt olabilir. devlet, sizden alacağı 3 kuruş için 5 kuruş masraf yapmaktan kaçınmazken, sgk primleri icra yasası kapsamı dışında tutulur ki en sağlam kanıt bu.

* durum, bir kere bu hale geldiğinde de sermaye için yeni kolaylıklar sağlanması gündeme gelecek. önce patron örgütlerinin "bu yükle çalışamayız" çığırışları 'dikkate alınarak' 'bir süreliğine' prim yükü azaltılacak ya da sgk primleri düşürülerek kolaylık sağlanacak, giderek yük patronun üzerinden kaldırılacak.

* patron kişilerinin ya da kurumlarının üzerinden bu yük kalkınca da toplu işten atılmalar (tenkisatlar) çoğalacak, işçilerin örgütlenmesi ya da taleplerde bulunması giderek engellenmiş olacak, en başta söylediğimiz gibi işçi tıpkı bir demir parçası gibi (gerçi 200 mm npi maneviyat içerir, tıpkı demir parçası gibi değildir tam) değiştirilebilecek (hatta 200 mm npi'nın metresi 35 tl civarıdır, işçi daha da bedavaya gelecek). *

* 20-30 yıldır işçi sınıfının en büyük belası haline gelen, farklı türde uygulamaları ile her dönem gündemde olan esnek çalışma ya da esnek üretim, asıl böylelikle hayata geçirilecek. işçi, iş hafiflediğinde ücretsiz izne çıkarılacak ya da doğrudan sonrasında işe alınmak üzere atılacak, taşeron uygulamaları artacak, kalifiye işçilik tarihe karışacak, günlük işçi borsaları oluşacak.

peki işçiler için:

* işgüvencesi ortadan kalkacak. açıklamaya gerek var mı bunun ne anlama geldiğini, ben üç günden fazla işsiz kalsam (bazen ücretsiz izin durumu oluyor) sefaletin dibine varıyorum, üç günden fazla işsiz kaldığımda gidip sağda solda, çatı işlerinde falan güvencesiz, yövmiyeli çalışıyorum. dahası bir işte aksaklık olsa bile patronla ilişkilerimiz medeni sınırlar çerçevesinde kalıyor, kıpkırmızı olup da küfredemediği zamanların nedeni o toplu paradır. bu arada ben usta düzeyde kaynakçıyım, nereye gitsem iş bulurum da nereye niye gideyim?

* işten atılma durumunda gelir güvencesi de ortadan kalkacak. hele de 10 yıldan az çalışmışsanız. fakat bu kapatacak bir başka düzenleme olarak işsizlik sigortası var değil mi? 3 yıllık çalışmanın ardından 6 aylığına ödenen 300 tl gibi aylık paralar; allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin, "alın o parayı da..." diyemeyecek duruma geliyoruz, çok işsiz arkadaş vardır ki o paralara muhtaçtır.

* çalışma koşulları çekilmez hale gelecek, hem diğer işçilerle, hem de işsizlerle daha fazla rekabet etmek durumunda kalacaksınız. üstelik ustalık giderek azalacağı için iş kazası riskleri de katlanarak artacak. birçok işyerinde yaşanacak işçi sirkülasyonu nedeniyle, kurulu düzen diye bir şey kalmayacak.

* cilalanıp parlatılarak işin iyi yanı diye sunulan kısımsa, istediğinde işçinin de istifa edebilecek hale gelmesi, kıdem tazminatının bu durumda yanmayacak olması. gerçekten de çalışma koşullarının çok kötü olduğu bir dizi fabrikada tanıdığımız arkadaşların pek çoğu bu yasayı bekliyor bu yüzden, çünkü sırf tazminatlarının hatırına oradalar. fakat bu gerçekleşse bile yasanın çıkmasının ardından bu haktan yararlanmak isteyenlerin 'suistimal' girişimlerine karşı önlemler alınacaktır, yasanın açık edilmeyen kısmında bu husus kesin vardır. dahası kıdem tazminatı zincirinden kurtulmuş işçilerin, patronu kafalarına göre bırakıp gitmemeleri için ayrılma ve atılma arasında oran farkı konulacağını da tahmin edebiliyoruz. yani kıdem tazminatının sopa kısmı mutlaka korunacaktır. havuç kısmının ise temel esprisi 20 ayın 6 aya indirilmesinde görüleceği gibi miktarın çok ciddi düşürülmesi olacaktır. tabii yasanın çıkmasından önceki haklarınız sözde muhafaza edilmek suretiyle, yerseniz.
peki son olarak sermaye piyasaları için (böyle kelimeler kullanınca çok köşe yazarı hissi alıyorum, özür dilerim) ne gibi bir etki eder:

* kıdem tazminatı ile ilgili bir düzenlemeyi yıllardır talep eden imf ve dünya bankası'nın koltukları kabarır. ama mesele hiç de onların umduğu gibi de gerçekleşmiyor. onların istediği sermaye üzerindeki bu yükün toptan kaldırılmasıydı. fakat gerçekleşen tam olarak bu değil çünkü memlekette bu kadar fonlanması gereken yer varken, devlet ya da hükümet böyle bir fon imkanını kaçırmaz. böylece, önce sermayeye yük edilmiş gibi görünen fakat giderek işçinin tepesine binecek olan bu ödemelerle yaratılacak devasa bir fon oluşacak. bu para hiç kuşkusuz sermaye hizmetine kullanılacaktır. tıpkı işsizlik sigortası fonu'nda olduğu gibi. yani şimdiye kadar sermaye olarak görünmeyen ya da küçücük parçalar halinde biriken 'billurlaşmış emek' devasa bir sermaye olarak finans piyasası içinde işleme girecektir. şöyle diyelim, 2002 ve 2008 yılları arasında kullandırılan işsizlik fonu oranı sadece % 9.44, fonun kalanıysa tahvillerde değerlendiriliyor, hatta 2007'de 1.3 milyar tl gap'a aktarıldı. o milyar da yeni parayla.

* bir gün iki kişi böyle bir 200lük npi bağlıyoruz ford'ta. fakat yüksekliğe uygun forklift bulamadık, bir sehpaya çıktık -emaneten ayakta duruyor- forklift de kaldırdı. 12 metre yükseklikte yusuf yusuf bir durum. işgüvenlikçilere denk gelsek zaten iş bozulacak, vinç çağıralım desek iş uzayacak, kaldırdık bakalım, allah kerim. yarısını konsola oturttuk bir şekilde, fakat mevzu o vakit başladı. sehpa diken üstü, ağırlık dengesi değişince atacak bizi üstünden, geri çeksek öne yatıyoruz, ileri itsek geriye, tam rodeo. ben "bırakalım" dedim "vinç gelsin kaldırsın". bayko baktı, aranacak saat değil. ha ileri ha geri yerleştirip bağladık da en az 5 yıl yedim ben ömrümden ve bu süre bir günlük ücretimin 1/30'u gibi işlem gördü. bu bir saat içinde yaptığımız esprileri ise merak eden varsa özelden anlatırım.
tümünü göster