işte bütün mesele bu diyesi geliyor insanın. insanın bilincini kazanmaya, kendince bir hayat görüşü oluşturmaya ve kendi iradesiyle bir şeyler yapabilmeye başlamasından sonra "ben ne olacağım?(yapacağım)" sorusunu sormasıyla başlıyor macerası. bu noktada en büyük sıkıntı bariz bir şekilde geleceğin bilinemezliği. aslında "insan 7sinde neyse 70inde de odur" ve "can çıkmadan huy çıkmaz" atasözlerini birleştirerek çok zor da olsa üç aşağı beş yukarı insan kendince kendi hayatı üzerine bir tahmin yürütebilir. yani, muhtemelen şunu yapacağım, şöyle biriyle evleneceğim, şöyle bir maaşım, şöyle bir evim olacak gibi gibi. yine de büyüklerimizin tecrübelerine bakılırsa durum öyle gözükmüyor.

yine büyüklerimizin hep bize tekrarladığı: "ben senin yaşındayken..." kalıbı vardır; bizim çoğu kez işe yaramaz veya elimizden bir iş gelmez kişiler olduğumuzu vurgulamak istediklerinde kullandıkları. haklıdırlar da; şahsen ben 24 yaşındayım, üniversite mezunuyum ama yine de ben şu işi yapabilirim diyebileceğim bir şey yok. durum bu olunca, insan daha bir kaygıyla bakmaya başlıyor geleceğe. ya da şu ana kadar yazdıklarımın hepsi geçersiz, sadece korkak davranıyorum. yani diğer görüşe göre korkak olmanın sebepleri yok ve aradaki farkı bulabilmenin tek yolu denemekten geçiyor. işte bu yüzden cesur olmak zorunda insan, denemek zorunda. çünkü denemeden insan hiç bir şeyin farkına varamaz, herhangi bir şey algılayamaz, hissedemez ve en önemlisi kanaat getiremez. bu yüzden belki de olup olmamaktan, olmayı seçtiğimize(!) göre bir sonraki adım cesur olup olmamayı seçmeye bakıyor.
tümünü göster