sevgili kendim,

sen bu satırları, ileriki bir zamanda, bu anı hatırlamaya çalışacağını hissetmek için yazdın. bugüne yıllarca görmediğin dayının evinde, yıllarca görmediğin kuzenlerinle uyandın. ne kadar büyüdüklerini düşündün. ve senin de, önce büyümeye, sonra vaktiyle ve haliyle yaşlanmaya kayıtsız kalamayacağını düşündün.
günlerin ne kadar çabuk geçtiğini, bir hatırlatmadan sonra, olaylı güneş tutulmasının 4. yıl dönümü olduğunu düşündün. öğrencilik ne iyiydi bea dedin.
bu satırları cadddeden gelen "zafer direnen emekçinin olacak" sloganları arasında yazdın.
yazarken, o ileriki zamanda günün geleceğini, devranın döneceğini, kimsenin hiçbir kimseye hala hesap vermemiş olacağını düşündün. düşündün, direnmenin 20 kilo kömür karşılığında kaybedilmiş onlarca sonuçla bağlandığını.
sen bu satırları yazarken, bunlar zaten senelerdir böyle de, sen mi yeni farkettin, yoksa, yeni mi boka döndü ayırdedemiyorsun.
aslında hiçbir umudunun kalmadığını bildiğin, gördüğün, kimse duymasın diye sessizce kendi kulağına fısıldadığın ilk ve gerçek andır bunları yazdığın an sevgili kendim.
sevgili kendim,
sen burda yokken, ileriki bir zamandayken şimdi, tekel hala direnmiyor.
burdayken sen, bu zamanda, bilmiyorsun kendi hikayenin hazin sonunu. orda, o ileriki zamanda, bunları okuduğunda hala öğrenmemiş olmanı dilesen mi? bilmiyorum...
tümünü göster