kendisi bi kaç gün geride kalsa da etkileri hala sürdüğü için hakkında -anca da olsa- ben de iki laf edebilirim. (yazmaya yazmaya yazamamayayazıyorum.)

nevadasmith'le ben sabaha kadar ekşi zirvelerinde sürtmüşlüğümüz ve iki dirhem uyku çekmişliğimiz nedeniyle bi dünyaydık belki ama biz gene iyiydik, gece pert olup sabaha çıkamayanlar ve sabaha çıkarken kırmızı kart görüp bu cancazım zirveden kalanlar da vardı. nevada bütün akşam ben sarhoş değilim bana sarhoş muamelesi yapmayın muamelesi yaptı ama kimse yemedi. bense inanılmaz şıktım. ben tektim. melekleer... askljaljkas.

robbie'nin her şeyini boşverdim, düğününde kız tarafından mı olucam yoksa kız tarafından mı onu düşünüyorum.

sahneler hayal meyal aklımda. başka bir yere geçince bir takım birbirimizi iğrendiren şeyler yedik diye hatırlıyorum. herkes birbirinin yemeğine laf sokuyordu. damien'ın yediği şey yeşildi ve tanrım ama o nasıl bir mideydi gerçekten. ercan'ın niye kendi var nicki yoktu, gömerim'in niye nicki var kaydı yoktu, o kitapçıya bizi kim soktu ve daha da önemlisi kim çıkardı, lacrimosa "cevab veremedi"yi kime aldı, o dörtlü turuncu muydu kırmızı mıydı, o son mekan kahve miydi bar mıydı, bilemiyorum. hala o kadar yorgunum ki kendime gelemiyorum. kabul ediyormuş gibi yapıyorum ki, 'şaka maka cidden' yaşlanıyoruz. alinin eskisi ağzımıza diş takabilir ama ömrümüze yaş da takabilir mi, takarsa kaça patlar, kaç taksit paklar, bunlar önemli şeyler.

sözün özü ağalar, sevgililer günü dedikleri, ucuz hediyenizin üzerinde bıraktığınız fiyat etiketiymiş. cimri olduğunuz kadar arsızmışsınız da.
tümünü göster