hasssiktir!

neyi unuttum diye düşünüp duruyordum ben de bir süredir. hanım yetişti imdadıma "galatya'yı ocakta unuttun bey!" diye seslendi. seslenmez olaydı. son derece dağınık, sağında solunda küller bulunan ve buna rağmen beni gayet huzurlu tutan çalışma masamın içindeki kayboluşum o anda sonlandı. galatya diye bir köy vardı uzakta ve hay bin kunduzdu!

elimdeki kitabı kapadım, değerli okurlarıma galatya ile ilgili bilgiler sunmak için yazı masama oturdum. esasen bu ikisi bir ve aynı masaydı fakat onları dil oyunları ile ayırmak hoşuma gidiyordu. fakat galatya'yı da ayırmaya kalkanlar vardı derhal duruma müdahale etmeliydim, bu hınçla klavyenin tozunu aldım. o esnada "siktiret olm kim bölecek galatya'yı, orayı zaten sen götünden uydurdun" diyen ve gevrek gevrek karşımda birasını içmeye devam eden iç sesimle karşılaşınca durdum. galatya üzerinde yazma ödevim veyahut tahrir vazifelerim bir süre böyle ertelenmiş oldu.
*****
vakt erişti. yaklaşık bir aydır galatya üzerine yazmıyorum, aslında yazmıyorum. bu arada bir yerlerde david eddings okumaya başladım. iyi bir fantezi-kurgu okuru değilim ya da hiç değilse müptela değilim. lakin bir seriyi okumaya başlayınca bitirmeden edemiyorum. velhasıl david eddings de eh mübarek yazmış da yazmış: 5 kitap belgariad (devamı var 7 kitap bulamadım daha), 3 kitap elenium, 3 kitap tamuli. okudum, bütün okuma süreci gururla söylüyorum 15 gün sürdü sadece. hayır arada başka kitaplar okuduğumu ve kütüphanede çalışmadığımı da beyan edersem bu ağırlığımca tutan ciltleri bu kadar kısa sürede okumuş olmamla şişinebilir ve dahası bu satırları takip eden kişilerde "vay anasını sürükleyici lan, biz de okuyalım" hissi yaratarak ölmüş david eddings'in servetine servet katabilirim. esasen ruhuna fatiha okumanız kendisini şu anki mekanında daha memnun edecektir lakin hiçbir kitapçı fatiha okundu belgesi getirene ciltleri vermiyor. işte o yüzden tüm insanları e-book okumaya davet ediyorum, feci şekilde yararlı. bunun yeni pırlanta gibi yazarların hevesini kıracağını ve edebiyat dünyasını zayıflatacağını iddia eden servet düşkünlerine de siktirolup gitmelerini öneriyorum, pırlanta görmemişler.
çok uzaklaştığımız konuya dönelim, bu kurgu işleri benim düşündüğüm gibi olmuyormuş efendiler. evvela öyle kıçından isim uydurup ülke kurmakla bitmiyor konu, karakterler yaratmak gerekiyor, bunların arasında kötü karakterler olması zaruri ve iki taraf arasında illa ezeli ve ebedi nedenleri olan bir kavga hasıl olmalı ki olaylar gelişebilsin. bizim galatyalı ne yapıyor, yaymış kıçını afedersin, oh sevgi ne güzel kardeşlik ne güzel. la ırzını siktiğimin galatyalı dallaması, sen öyle yayılırsan biz nasıl hadise yaratıp kitap yazıp da satacağız, sana sparhawk'ın şövalye kılıcıyla bir korum dünyan kararır, yaratık seni!

velhasıl şu vakıit itibariyle yıkıyorum lan galatya'yı. sıkıcı ülkenin sıkıcı insanları, kavga yok, garez yok, yasak yok, ne var lan ne var? bulutta yaşayan melek olsa arada dübürü kaşınır, hadise çıkarır, var mı olm öyle yan gelip yatmak. sokarım galatına da galatyasına da zaten en nihayetinde sırf hanıma hava olsun diye yazmıştım, o da anasının evine kaçtı, masa ondan dağınık ve kirli.
tümünü göster