''kürt açılımı'' denen nane bu savaşı bitirir mi bilmiyorum. bu savaş bitmeli midir, bitecekse böyle mi bitmelidir onu hiç bilmiyorum. tabi, illaki vardır benim de söyleyecek üç beş cümlem, önerecek üç beş önerim. ama daha kendi kafam net değilken sizin kafanızı netleştirmeye çalışmam, en hafif ifade ile çok bilmişlik olur.!:bu ''en hafif ifade ile'' kalıbını da oldum olası sevmişimdir:! o yüzden bildiğim şeylerden bahsedelim.

deniliyor ki: bu açılım ülkemizi bölünmeye götürecekmiş. kardeş kavgasına yol açacakmış. sokaklarda birbirlerini öldürecekmiş türkler ve kürtler. türkiye, bizim güzel ülkemiz, yugoslavya olacakmış. teröre taviz vermekmiş bu açılım.

o iş nasıl olacak gerçekten merak ediyorum. yani, bu iki halk nasıl daha fazla bölünecek. bu açılım kürtlerin bağımsızlık arzularını nasıl daha fazla kışkırtacak.

bir ayrışmadan söz edebilmemiz için, öncelikle bozulma tehlikesi doğan bir birlikten söz edebilmemiz gerekir sanırım. söz konusu ayrışma halkların ayrışması olduğuna göre de, halkların gönüllü bir birlikteliğinden söz edebilmeliyiz ayrışmadan söz etmeden önce. peki, var mıdır böyle bir birliktelik. türk ve kürt halkının geçek anlamda birlikte yaşama arzusu içinde olduklarına dair işaretler nelerdir? kürtler, devlete karşı bir güven duygusu içinde midirler ki, onların devlete daha fazla düşman olmasından korkuyoruz?

hayatım boyunca karşılaştığım türklerin çok büyük bir çoğunluğu, marksistler hariç, kürtlerin en hafif ifade ile*(*bak yine kullandım) potansiyel terörist olduğuna inanıyordu. ve bunların yine büyük bir kısmı mhp'li, bbp'li, atsızcı falan da değildi. sıradan, apolitik türklerdi. çoğu üniversite görmüş, az çok mürekkep yalamış tiplerdi. tabi, benim hayatımdaki insanların çoğunluğunun düşüncesini siz ne kadar veri kabul edersiniz bilmiyorum. benim içinse, şimdilik, kabul edilebilir istatistik değeri taşıyor gözlemlerim. türk toplumunun küçümsenemeyecek çoğunluğu kürtlere potansiyel katil gözü ile bakarken, bu açılım onların şoven duygularını nasıl daha kötü hale getirecek bilmiyorum.

tersten baktığımızda da durum pek farklı değil. tc'nin terör örgütü kabul ettiği pkk'nın mücadelesini meşru kabul eden dtp, diyarbakır'da % 80 oy alıyorsa, kürt halkının gözünden baktığımızda da bir birlik söz konusu değil demektir.

herşeyi bir tarafa bırakın; bu ülke, çok değil daha bir on yıl önce kelimenin ilk anlamı ile iç savaş yaşadı. ve bu savaşta otuz binin üzerinde insan öldü, hangi birlik tehlikede beyler.

teröre taviz veriyormuşuz!!!

verelim bakalım, ne olacak. otuz yıldır savaşıyoruz, bir yıl da taviz verelim. baktık olmuyor, gene devam ederiz savaşmaya. savaş oyuncaklarımızı elimizden alan mı var? üç beş gerillayı botaş kuyusunda eritmedik diye ülke bölünecek değil ya. (bir yandan barıştan bahsederken, diğer yandan bomba yağdırıyoruz kuzey ırak'a. pkk'nın avrupa örgütlenmelerine saldırıyoruz. dtp'ye legal alanı dar ediyoruz. taş atan çocuklara yıllarca hapis cezası veriyoruz. nasıl bir tavizse bu?)

e, türk şovenizmi tehlikeli boyutlara gelir ve etnik çatışmalara yol açarsa?

bunun sorumlusu karşı tarafı dinlemeye bile tahammul edemeyen türk şovenizminin liderlerinden başkası olmaz. bu konudaki rahatsızlığınızı, iflas ettiği ortada olan statükoyu hala savunanlara söyleyeceksiniz.

yukarıda da dediğim gibi, bu savaş biter mi, bitecekse böyle mi bitmelidir bilmiyorum. ama açılım denen nanenin ülkeyi daha fazla bölünmeye götürmeyeceğini biliyorum. pkk gerillalarını yüzbinlerce kürt kahraman gibi karşılıyorsa, bu ülkenin zihinlerde çoktan bölündüğünü görebiliyorum. ve bu durumun sorumlusunun, ne akp, ne dtp, ve hatta ne de pkk olmadığını da biliyorum.

uzun sözün kısası içinde bulunduğumuz çukur o kadar boktan ki*(*afedersiniz), daha kötü olamaz. daha kötüsü olsa olsa araya sınır çekmektir. evlinin evine, köylünün köyüne gitmesidir. bunun da iyi mi, yoksa kötü mü olacağını sabaha kadar tartışırız.

..........................................................................................................................................

aslına bakarsanız bütüüüüün bu sorunların çözümü bir tek kavramda gizli: ulusların kendi kaderini tayin hakkı. kesin kes ayrılma demiyorum bakın, ayrılma hakkı diyorum. şovenist gömleklerimizi askıya assak, sorsak sonra kürtlere, desek ki: ''kardeşim, ben sizin bütün haklarınıza saygı duyuyorum. ana dilde eğitim hakkınızdan ayrılma hakkınıza kadar. ben, yola sizinle birlikte devam etmekten memnuniyet duyarım. ama tabi son karar sizin. şimdi söyleyin: yola benimle birlikte eşit bir şekilde devam etmek ister misiniz, yoksa ayrılmak mı istersiniz?''. ve kürtlerin kararı ne olursa olsun saygı duysak, kabul etsek... çok mu zor acep?
tümünü göster