fevkalade. resmi ideolojinin yön değiştirdiği, resmi ağızların artık içi boşlaştırılmış demokrasi ve özgürlük martavallarını okumaktan vazgeçtiğinin resmidir bu açılım. kürt açılımı olarak anılması gayet normal: etnisiteye bağlı zulme maruz kaldığına inanan toplulukların nüfusça en yoğununun kürtler olduğu ortada. açılım denmesinin sebebi de, bugüne dek bırakın tartışmaya açılmayı, tamamiyle yok sayılan bir konu oldu bu. 12 eylül sonrası diyarbakır cezaevi'nde, sonraları güneydoğu'daki köylerde, daha sonra jitem'in kontrolsüz gücü altındaki yörelerde neler yaşandığı herkesin az çok bildiği ve fakat dillendirmediği gerçeklerden oluşan bir örgü. bu yüzden bu kapalılığı kıran girişimin adı da açılım olacak elbette.

terör denen olgu her zaman her yerde aynı sebeplerle doğmaz, aynı şekilde yürümez ve sonucunda aynı yerlere varılmaz. her toplumun, her devletin ister istemez kendi politikasına uygun bir terör tanımı vardır, olacaktır. uluslararası terör denen şey ise, devletlerüstü tehditlerin söz konusu olduğu durumlarda tanımlanmaktadır. türkiye'de terör dendiğinde ilkokul çağından ölüm döşeğindeki ihtiyarına kadar herkesin aklında beliren örgüt pkk'dır. pkk, ayrılıkçı bir terör örgütüdür ve misyonu kendince 'kürt halkının kendi kaderini tayin hakkı bulunduğu ve bu uğurda evvelce sahip olduğu ancak şu an işgal altında bulunan kürdistan topraklarını yeniden ele geçirerek bağımsız bir kürt devletinin kurulması gerektiği' yönündedir.

kürt kökenli türkiye cumhuriyeti vatandaşlığı'na gelelim. anayasa uyarınca vatandaşlık bağı ile türkiye cumhuriyeti'ne tabi olan ugandalı ile kürt arasında hiçbir fark yok. fark, ugandalı vatandaşların sözcüsü ve öncüsü olduğunu ve bölünerek çoğalmak istediğini ileri süren bir örgütün olmayışından kaynaklanıyor.

her pkk yandaşı bağımsız bir kürdistanı emeller; peki her kürt vatandaşı bağımsız bir kürdistan'ı emellemekte midir? bu sorunun cevabını, henüz insanların beynini okumamızı sağlayacak bir teknolojiye sahip olmadığımızdan kesinlikle bulamıyoruz. bu yüzden ifadeler üzerinden yorumlama metoduyla bir yerlere varmaya çalışacağız. bazı insanlar kürt olduklarını ancak bağımsız bir kürdistan kurulmasını istemediklerini, türkiye cumhuriyeti kurulduğunda kendi dedelerinin de düşmanı yurttan atmak için çarpıştıklarını ve dolayısıyla elbirliği halinde bu vatan üzerinde bir mülkiyet hakları bulunduğunu ancak bunun hiçbir surette bölünemeyeceğini ileri sürmektedir; ki kanımca çok yerinde bir tespit ve istek bu. zira konu gelip de toprak üzerindeki mülkiyet iddialarına dayanacaksa; hangi toprağın kimin dedesinin kanı ile sulandığını tespit etmek ne yazık ki mümkün değil. bugün için konuşursak, zamanıevvelinde dökülen kanlarla yo(ğ)rulmuş olan toprağa ne taraftan ve kimin olursa olsun dökülen yeni kanların devletin ismini ve cismini değiştirmeye yetmeyeceği, her yandan mütemadiyen 'insan'ların ölmeye devam edeceği açıkça belli iken bu savaş kültürünü sürdüren her türlü eylem ve söylemin karşısında durmak insanlık görevi. ulan ne uzun cümleler bunlar: kısacası nazım'ın dediği gibi,

yaşamak
bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi
kardeşçesine
tümünü göster