sevgili gülnur;
bugün garip bir haber okudum, şaşırabilmek isterdim şaşırmadım; tecrit uygulaması sıkılaştırılıyormuş ve evrim "henüz bilinmeyen bir nedenle bir hafta tek kişilik hücre cezası" almış. tek kişilik hücrenin "ceza" olduğunu artık kabul ediyorlar sanırım, bir zamanlar bunun bizler için kötü emellere alet olmaktan kurtuluş olduğunu savunuyorlardı, yine şaşılası değil. zamanında mamk'ta tabut hücreler vardı, zamanında dediğime bakma hala vardır, içinde mahkumun dikilemediği sadece çömelip kamburunu çıkararak oturduğu, şimdi tek kişilik olması yeterli mi acaba, yoksa fiziksel güçlükleri de varmı, bunları evrim'e soracağız. ilk ceza alanın evrim olmasına da şaşırmadım, bizde de öyle olmuştu, deneyimli ve direnmek konusunda yol gösteren her kimse ilk onu alır götürürler, buna rağmen şimdiye kadar zindan yaşamının temel kuralını öğrenmişsinizdir: "diyorlarsa yapma!" ama asıl hala garipsediğim, nedeninin öğrenilememiş olması. şimdi sen o hareketin içindesin anlamazsın, ama bir düşün ankara'da, burnumuzun dibinde ve her devrimcinin 3-5 avukatta vekaleti varken üstelik, bir mahkumun aldığı cezanın nedeni öğrenilemiyor. tecrit budur!

sana zaten içinde yaşadığın şeyleri niye anlatıyorum, bilemiyorum. belki de biliyorum, bir neden anlatacağım her şeyin kasvetli olacağını bilmem, bir neden hemen senden önce bizim birkaç yıl temel politik gündemimiz olan "uğruna mapuslarda yattığımız ve ışıltısında yere saplı bıçakların" kafamızı panzerlere çarptığımız tecrit konusunu böyle öğreniyor olman. 2000 yılıydı, abin de vardı, çok garip işler olmuştu kızılay civarlarında, kıyamet orada kopmuştu, sen daha küçüktün o vakitler. ama eminim bizim sandığımız kadar küçük değildin, 13 ya da 14 yaşında olsan gerek. daha önce siyaset üzerine düşünmediysen bu zamanda düşünmüş olsan gerek. biliyorumkızılayın göbeğinde taş atan adam ve kadınlar pek etkili olmuştur, abin de oralarda bir yerlerdeydi. bak işte, heyhat, bizim püskürtemediğimiz hücrelerde şimdi sen kapalısın, epik bir tiyatro hayat, o kadar hepsi.

nasıl tanıştığımızı hatırlamaya çalışıyorum, ilk bağlantıyı bulamıyorum bir türlü. ama sakarya caddesinin alt taraflarında bir işhanının 5 ya da 6. katında bir kafede oturduğumuzu hatırlıyorum. o vakitler ne çok sol tendensli kafe vardı, adları, umut, özgür, can... yanında bir okul arkadaşın, kısa boylu çok konuşan bir kız. sonra kayboldu gitti.o çok konuşunca seni dinleyememiştik, gerçi sonra da pek konuşkan olmadın, hiç değilse benim dönemlerimde. tiyatro da konuşulmuştu galiba ve hatta o kız rosenbergler oyununu göndermişti bize daha sonra, ne ilgimiz varsa artık... sen sonra bir süre kayboldun, pek haberini alamadık, görüşmeye çalışırdı bizim tombul kızan, oralı olmazdın. burada diğer figürleri ve olayları bahis konusu etmeyelim.

öss tercihini hatırlıyorum, birlikte yapacaktık aslında, sen önce davranmıştın. ısparta mı burdur mu ne uzak bir memleketse orada fizik tedavi yazmıştın, içim kararmıştı inan. tercihin nedenini sormuştum, meslek falan diye anlatmıştın, çok bozulmuştum, artık öğrenmişsindir: her örgütçü bozulur. sonraki yıl ankarada kalmana rağmen sana ilgi göstermeyişimin bir nedeni budur, bir nedeni ise benden daha fazla artık aranızda bulunmayan yakında anne olacak olan arkadaştır. yanlış hesapmış bağdattan dönmüş.

anlatmayayım daha fazla, evrim ceza almış, yük senin omzundadır. seversin kararsız görünmeyi, ama be canım kardeşim, insanda öyle kartal gagası gibi burun olunca pek inandıramaz kimseyi kararsız olduğuna. bir de sözcülük garip iştir, ellerin bağlı konuşursun, dayak atacaklarsa ilk sen yiyeceksin, kaçmazsın kolay kolay biliyorum, meleğin inadından bulaşmıştır sana. sonra dört duvar işte anacım, volta dönecek, dışarıda bir şeyleri özleyeceksin.

çıkılacak oradan biliyorsun, ve biliyorsun mesele çıkmak değil, çıkınca daha güçlü olmak. burnun bu konuda garanti vermiyorsa daha da bir şey bilmem. son bir şey söyleyip bitireyim bu senin hikayeni sana anlattığım mektubu, o ince dal gibi çocuk çok korkardı sana anlatmaktan içinden geçenleri, az şaraba patlamadı bana. ne sırlar tuttum bırakmadım, çık da anlatayım.
tümünü göster