geçen hafta küçük bir araştırma işi için galatya'ya gitmiştim, bu arada memleket biraz hareketliymiş, takip edemedim. yazılarımı takip edenler "galatya'da ham ve mamul kereste işleri" konusunda bir çalışma yaptığımı, özellikle maliyet ve karlılık konusu üzerinde durduğumu hatırlayacaklardır. böyle hassas bir akademik konuda çalışırken pek de uzmanlık alanıma girmeyen memleket meselelerini takip edemediğim için okurlarım beni bağışlasın. lakin gelir gelmez baktım, evet baktım, gazeteleri tarih sırasıyla taradım mesela, anladığım kadarıyla artık kürtlere demokratik diyormuşuz, bunu olumlu bir gelişme addettim, zira kendileri yıllardır her kurdukları oluşuma demokratik diyorlardı, konuyu bir tarihçi arkadaşıma sordum, "ya evet öyle oldu, medlerden kürtlere, kürtlerden demokratiklere, bitmiyor işte değişim." hayırlısı olsun deyip galatyalılar'ın da ilgisini çekecek bu konuda bir galatya gazetesine yazı yazmaya başlamıştım. bu arada bilmeyen okurlarım için not düşmüş olayım; ben galatya basınının galacticasında yazılar yazarım kimileyin. o arada bir başka arkadaşım aradı, akademisyendir bu arkadaş da, zaten ben akademisyen olmayan insanla arkadaşlık etmem. askerin önemli açıklamaları olduğunu, kürtlerden hala türk olarak bahsedilmesi gerektiği konusunda kesin direktifler yayınlandığını söyledi. derhal kaynaklarımı arayıp teyit ettirdim, onlar da benzer şeyler dile getirdiler.

asker diyesiymiş ki, "ağustos çok sıcak geçiyor lan bu yıl, bu karadeniz sel falan derken, yanıyoruz yaw, hayır iş güç de yok, asker çıkmıyor araziye, klimayı açsan toplanıyorlar. geçen torunu okuldan alıyordum, milli şuur kalmamış azizim, lavuğun biri spor giyimci açmış adı yutheiyc, yanındaki çay ocağı berivan, oldu mınıskim, götüme de arapça yazsaydınız. zaten bak bu arap ipneleri bizi sırtımızdan vurduydu, sonra, yaw bu çocuklar vardı, kandan bayrak falan, hiç uğramıyor onlar da yahu! biri haber etsin de biraz badana işi var, uğrasınlar. garnizonun arkasına çiçek diktiydik, açmamışlar, ceza verelim, nöbetçi koyalım"

biraz abartılı buldum bu meali, derhal açtım okudum, şu cümlenin karşısında inanır mısınız gözyaşlarıma hakim olamadım: "demokrasinin sunduğu fırsat alanlarını kullananların, bireylerin en temel hakkı olan yaşam hakkını hedef alan terör faaliyetlerini hiçbir nedenle hoş görmelerini kabul edemez." kürdisi dillerin oldum olası bir parça elastiki olduğunu kimileyin yanlış anlaşılabileceğini ben de zamanında farketmiştim. kürdisinin sunduğu fırsat alanları üzerinden bu tür uyanıklıklar yapılmasını benim de akademik terazim tartamıyor.

ben tüm bu konulardaki düşüncelerimi galatyalılara saklasam daha iyi olacak, zira türkiye'de etnisite sorunları ve dilbilim konularında, üstelik büyük uzmanlar var iken konuşmam yersiz oluyor. bakınız hatta bir başka örnek vereyim, prof. dr.devlet bahçeli adlı bir akademisyenimiz konu üzerine sayfalarca süren bir araştırma yazısı yazmış, böyle üstadlar var iken bizim görüş bildirmemiz beyhude olacağı gibi etik açıdan da uygun düşmeyecektir. sayın hocamın yazısından öğrenip de galatya'da anlattım bu yeni bilgileri, malazgirt savaşıyla kapıları açılan anadolu'nun o vakitler boş olduğunu, kıpçak, gagavuz, kürt gibi türki kavimlerin bu savaşta birlikte yer aldıklarını söyledim, galatyalılar'ın böylesi büyük bir bulgu karşısında hayret dolu bakışlarla baktıklarını itiraf etmeliyim.

konu çok uzadı. ben en iyisi yakında gelmiş sorulara geçeyim. bir okurum, "hocam galatya tarihindeki ayrıntılarla insanlar ilgilenmiyor, hatta dalga geçiyorlar. mesela alinin eskisi kazan'da konuşuyor bunları, neden ilminizi popüler yayınlarda tüketime açıyorsunuz?"
alinin eskisi'ni tanırım, bir akademik kariyeri henüz bulunmasa da iyi ve çalışkan birisidir, kötü bir niyeti olduğunu sanmıyorum.

bir başka okur: "hocam sevgiliniz bile 'sen bana yazma git galatya yaz' diye sitem ediyor, niçin hala ısrar ediyorsunuz, galatya kimsenin umurunda değil" diyor, kendisine sadece densiz demekle yetiniyorum.

son olarak bu haftayı galatya'da türk demokrasi anlayışının güzide örneklerinden birini anlatırken kullandığım yavuz sultan selim şiiri ile kapatmak istiyorum. bugün kendisini bir takım açılımlar yapmakla mükellef sanan taife, atalarımızın çoktan açıp da kapadıkları büyük ilim ve hürriyet deryasının sularında hiç yıkanamamışlardır:

"kürt'e fırsat verme ya rab

dehre (memlekete) sultan olmasın

ekmekleri kuru olsun, pekmezleri duru olsun

yesin yesin doymasın

ayaklarını çarık sıksın, başlarını bitler yesin

bu çeşmeden rum içsin gavur içsin;

fakat kürt'e nasip olmasın."
tümünü göster