-baba hava karardı!

"dün canım olan yarın düşmanım olmaz benim. yaşananların hatrı hep saklı kalır. hatırları hep sorulur, selamları hep alınır.
sildiklerim vardır bir de. onlar yaptıklarım, pişmanlıklarımdır. adları anılmaz, hatırları sorulmaz. sadece beddualarımdır.
beni sadece allah yargılar!"

babamın defterinden bunları okuyorum. benden defter istediğinde verdiğim eski bir matematik defterimden. kağıt üzerindeki mürekkep kadar baki kalamayan babamın fani ellerinden.

bazı şeyleri yaşamadan yazmanın anlamsızlığını anladım.
evdeki 'ses'sizliğin acılığını.
sekiz yıl önce cerrahpaşa'da kurtarılan hayatın her zaman kurtarılabileceğine inanmanın saçmalığını.
öptüğümde artık tebessüm edemeyen bir babaya sarılmanın ne demek olduğunu.
yoğun bakıma koşarken göğsüme saplanan sancının, 'çok çabaladık.' dendiğinde saplanacak bir bıçağın gölgesi olduğunu.

dün manava uğradım
"babaya selam abi" dedi
fırından baston ekmek aldım
çok severdin ya hani
"görünmüyor baba" dedi
"yoksa memlekette mi?"
bulmaca eki ayırmış gaste bayi
sana gönderdi
dana dili sormuşsun
"geldi" dedi ciğerci
bozuk param çıkmayınca
"baban kadar yoksun" dedi
köşedeki dilenci
leblebinin yanında badem içi de verdi
hep alırmışsın
öyle dedi kuruyemişçi
berber sefer selam söyledi
"gelmiştir" dedi "traş vakti"
balıkçı ardımdan seslendi
"baba çok sever lüferi"
dilim varmadı üzmeye garipleri
söylemedim habersiz gittiğini

sol üst köşesine "ah babam" yazmış arka sayfanın, ardına da bu şiiri. kendi babası için hissettiklerini bana miras bırakmış.

-baba nerdesin?

-baba gel nolur!

-bi cevap ver baba!

-baba..
tümünü göster