bir okurum soruyor; neden "yeni başlayanlar için" diye. tabii pek çok nedeni var, her şeyden önce bu bir kalıp. 90 dakikada nietsche öğrenirken sorun olmuyor, o 90 dakikalık kursla karı kız avına çıkarken kimse vize bakmıyor da galatya'ya gelince sanki hepiniz mütehassıssınız ya. hayır efendim, ayrıca bilindiği gibi uluslar arası ilişkiler alanında pek depreşmeyen yukarı galatya konusunda akademik bir eğitiminiz yoksa ve ilgiliyseniz yeni başlayan oluyorsunuz. ya da varsayalım bu sırf benim ukalalığımdan, lakin bu yazıları okuyor, üstüne üstlük soru soruyorsanız zaten yeni başlayan olduğunuzu kabul ediyorsunuz. okur olarak kalınız, her şeyi kurcalamayınız, pelin esneme.

avni bey gibi yapmamı öneren okurlarım var, güncel konuları galatya üzerinden işlemeliymişim. baktım ben de gündeme bu ısrar üzerine. ne vakittir bakmadığım ülke gündemi pek bir değişiklik arzetmiyor, kürtler nasıl kurtulurmuş, bunun neresini işleyeyim afedersiniz galatya üzerinden? galatya'da daha önce belirttiğim gibi milliyet sorunu bulunmuyor, olsaydı da gayet kolay çözülürdü. galatyalılar akıllı insanlar binlerce kişinin binlerce zamandır söylediğini bir gözü kör ademcağız deyince dönüp bakmazlar, sorun varsa baştan ele alırlar. bir de galatyalılar öyle her şeye hop oturup hop kalkmazlar, iki adem konuştu diye hezeyanlar içinde nutuk atmayacakları gibi afedersin arka taraflarına zil de takmazlar. bunun dışında galatya'da kürt sorunu yok ki, bölücülük, terör, ulusal sorun, yarmacılık, yarma buğdaydan hedikçilik, yok yani bunlar... gerçi birkaç yıl önceydi, bir akademisyen arkadaşın göstermesiyle izlemiştik, 15 şubat'ta tokyo'da yunan büyükelçiliği önünde 500 kürt toplanmıştı, gösteri yapmıştı. akademik ölçülerimi aşmayacaksam bu hayli şaşkınlık veresi olayın aktör ve aktristlerine sormak istiyorum, tokyo'da 500 kişi toplandınız da gide gide yunan büyükelçiliğine mi gittiniz? bu minval üzere galatya'da da kürt diasporası olduğu şüpheleri oluştu bende, araştırdım, zaten araştırırım. midyecileri aradım önce, midyeci bulamadım. pilavcılara bakmaya karar verdim, nohutlarının arasına yüce galatyalı etnisitesini bozacak soslar ilave eden pilavcılardan da iz yoktu. bilcümle mafyoza bakındım, bulamadım. bana selpakçı çocukları araştırmamı salık verdiler, elbette baktım, fakat onlar da sırra kadem basmışlardı. bu konuya hakim ve haiz bir arkadaşım galatya'nın kuzeybatısına doğru yol alarak tekstil sektörünü araştırmamı istedi, fakat uzun uğraşlarımıza rağmen bir şey bulamadık. sonra meyve ve sebze toplama işlerini kimin yaptıklarını sordular, ona da baktım, galatyalılar kendileri yapıyormuş bu işleri. bütün bunları rapor ettiğim araştırma bürosundaki bir arkadaş çok içerlemiş, son bir ümitle sordu: "soğan da mı yenmiyor len orada" diye. bu üslubu karşısında derinden yaralandığım için hale gitmedim ve bu konuya ilgi duymadım. öyleyse galatya solu ne iş yapar ne üzerinden birbirini yer dediler, bu zamana kadar anlattıklarımı tekrar etmemek için buna da girişmedim.

galatya'da kürt sorununa rastlayamadık. yalnız bazı kaynaklar ibo show'un bir bölümünün melinsiya yaylalarında çekildiğini rapor etmişler. konu üzerine galatyalı arşivcilerle görüştüysek de "ibo'nun neresi kürt, saçmalaşmayın" diyerek bizi kovaladılar. ayrıca bütün araştırmalarımıza rağmen galatya'da halay çeken birilerini bulamadık, hele de galatya tarihinin hiçbir sayfasında 3 gün aralıksız halay çekebilme özelliğine sahip gruplarla karşılaşmayınca tümüyle vazgeçtik bu boş çabadan.

bizim bu işlerden vaz geçtiğimizi duyan kimi fırsatçılar bizi "ver kurtulcu" olmakla itham ettiler. galatyalılar'a böyle bir tutumları olup olmadığını sorduğumuzda gülümseyerek, insanın ancak vermekle mutlu olabileceğini, istenen bir şey verilmediğinde nazar değmek suretiyle elde patlayacağını ifade ettiler. işin içinden tam çıkamadık. zaten tarihçi olmamız hasebiyle işin içinde ne işimiz olduğunu da anlayamamıştık.

son olarak galatyalı bir türkolog bularak konuya yaklaşımını merak ettiğimizi ibraz ettik. sayın abimiz, çok komik olduğumuzu, ülkede ne kürtlerin ayrılıkçı ne türklerin birlikçi sayılamayacağını, tam tersinin daha olası olduğunu ama onun da tuhaf kaçacağını belirterek bizi aydınlattı. nasıl olması gerektiğini sorduk, kürtlerin ayrılmak istiyorlarsa bunu apaçık ve dümdüz istemeleri gerektiğini, rehine bırakılmış kol saatlerinin hatırası ile vakit kaybetmelerinin saçma olduğunu, türklerin ise zaten bir nane olamayacaklarını söyledi. teşekkür ederken bir parça yusuflayarak, memlekete döndüğümüzde bu konuşmadan ötürü başımıza geleceklerin hesabına giriştik.

velhasıl, oldu mu sayın okurum, gündemle galatya arasında bağ kuruldu mu; ben o 301'den yargılanayım da o zaman ara bulurum seni, aklına mukayet ol sayın okurum.
tümünü göster