bir süredir özenle üzerine çalıştığım yakın bir zamanda tamamlayarak kitap halinde siz sevgli okurlarımla buluşturacağım "yukarı galatya: medeniyetin beşik kertmeliği" çalışmam üzerine bana sürekli sorular soran bir arkadaşım var. onu yanıtlamaya çalıştım bir parça, dedim ki bu kısa ve popüler yanıtları burada da yayımlayayım, galatya konusunda bir ilgi alanı oluşur, kitap satışlarını da etkiler. ayrıca halil berktay'a dava açacağım haberini de sizlerle paylaşmak isterim. pelin de az içsin de çay getirsin!

yukarı galatya halkının garip bir inanışı var, bunların bir tanrıçaları var herdinua, onun her bin yılda bir geri döndüğüne inanırlar, ama tek bir bedende değil, özel olabilecek bir çok bedene küçük parçalar halinde gizleniyor tanrıça. bu kadın bedenlerinin ortak özellikleri ense ve kolun sırtla birleştiği nokta arasında ince belli belirsiz bir çizgi olması, yani tanrıça çizgilerle gösteriyor kendini. ve buna diyor ki yukarı galatyalılar, tanrıçanın bulutu. bulut demeleri başta bana da garip geldi, ama düşününce haklı buldum onları. tanrıça bin yılda bir kere sayılı bedende hayat buluyor, dünyalık topluyor sevişmeyi öğretiyor unutanlara. tabii yukarı galatya'da bu çizgiye sahip kadınlar asla evlenemiyorlar, hatta galatyalılar'a sorarsan evrenin hiçbir yerinde evlenemiyorlar, bu tanrıçayı fazla dünyevileştirmek sayılıyor.

yukarı galatyalılar çocukları leyleklerin getirdiğine inanırlar örneğin, bu açıdan eski dünya halklarına benzerler, ama aşkında kırlangışlar tarafından getirildiğine inanırlar. bu sebepten yukarı galatya'da aşklar baharda başlar, evlilikler kışın başında yapılır, kırlangıçlar gider gitmez. yukarı galatyalılar evliliği aşkın değil, dostluğun taşıdığına inanırlar, dostluğu ise bulutların getirdiğine.o yüzden galatya'da düğünler ekim sonu kasım başı yapılır. tarihleri böyle sınırladıkları için düğünleri münferit değildir, o yıl evlenecekler birlikte düğün yaparlar. tabii bu bizim memleketin toplu sünnet ve nikah şölenlerinden farklıdır. kocaman bir kırlıkta yapılır düğünler, buraya onlar yerbekun derler. koca kırlığın çevresinde yağmurlar başlayana kadar yaklaşık 10-12 gün sürer düğünler.
evlenen çiftler, yerbekun'un farklı noktalarında toplanırlar, onları kutlamak isteyenler bulundukları yere giderler. galatyalılar bencil değildir, o yüzden davetiye basmazlar, zaten bütün galatya halkı o tarihlerde yerbekun'da olduğundan herkes herkesi kutlar, şarkılar söyler, oyunlar oynarlar.
bolca hukirasn tüketilir bu törenlerde. hukirasn dediğimiz garip bir çeşit ot, bir söylentiye göre ünlü çizgi roman kahramanı red kit galatyalıdır ve o yüzden ağzındaki ot da husirasndır. sıradan gbi görünen husirasn insanları uyuşturmadan canlandırır ve mutlu eder. gerçi galatyalılar zaten mutludurlar çoğunlukla.
bunları anlattığım bir başka arkadaşım gerdek meselesini sordu, dediğim gibi galatyalıların böyle bir sorunu yoktur, günlerce çayırda yıldızlara bakarak birlikte uyurlar. evlenecek çiftin yan yana yatması adettendir, ama başka hiçbir şey için acele etmezler. bir başka söylenti yıldızlara bakmanın, aslında mutluluğumuz yıldız kadar uzun ömürlü olsun demek olduğunu belirtir. yazık ki bu konuda yazılı kaynaklar bir şey söylemez. ama galatyada yüzükoyun yatmak nezaket gereği pek uygun sayılmaz. insanlar genelde sırtüstü dediğimiz şekilde yatarlar, bu yıldızlara ve göğe ve tanrılar ile tanrıçalara ve kırlangıçlara ve leyleklere saygıdandır, galatyalılar gündüz uyumadıkları için bulutları burada saymıyoruz.

anlattığım arkadaşım tanrıça herdinua'yı sordu burada onu yanıtladım.

herdinua, aslında bir tanrıçadan çok farklıdır. onun insanlar arasında ilk görünüşü bir çeşme başındadır, bir delikanlının ellerini tutar, çok utanır kıpkırmızı kesilir. sonra, delikanlı yukarı galatyanın tarihindeki birkaç savaştan biri olan, finsunia diyarları büyük zaferinde ölür. genç kız çeşmeye gider, yüzünü yıkar, saçlarına su sürür, saçlarını kırmızı gerginku ağacının özü ile sıvar ve bir uçuruma yanaşır -sana demedimdi galatya denizi ve uçurumları ile meşhurdur diye- bir uçurumdan bırakır kendini, işte suya düşünce yunus kesilir. o yüzden onun işaretidir sırttaki çizgi.
bunun ne tip bir tanrıçalık olduğunu soracaksın, tanrılara inanmaz galatyalılar, insanların tanrısal eylemlerine inanırlar ve çok üzüldükleri için o çeşme başında görüp kızı utandırdıklarından, ona bir ağıt yakarlar. bir de galatyalılar her mum ya da kandili bu tanrıçanın adını anarak yakarlar. galatyalılar tek taraflı aşkı yangın sayarlar ve kandillerin düşüp devrilmemesi, yangın çıkarmaması için tanrıçayı anarlar.
tümünü göster