herkes yaşadığı kadarını bilir yaşamadıklarını ya da görmediklerini ise başka bir ağızdan anlatır. o yüzden bilmediklerinizi yahu görmediklerinizi "böyle bir şey yoktur" yaftası altında insanlara sunmanın öyle bir şeylerin var olduğunu bilenler için bir şey ifade etmediğini bilmek gerekir. ayrıca herkes farkındadır sinema adı altında kurgulananların ve sergilenenlerin bir hayal ürünü olduğu ve sadece yapımcısının ve/ya senaristinin kafasından türediğini. bazı hikayeler gerçekten alıntılanır yada esinlenilerek yazılır orası ayrı bir mevzu. bahsi geçen yapımın gerçeklik oranı nedir bilemeyiz. kaldı ki gerçekliğini yahut sahteliğini sorgulamaksa o filmi izlemek için o koltuğu oturma amacın, bence yanlış bir şeyler vardır.

ben filmi beğendiğimi söylemedim. benim ilk yazımda anlatmak istediğim, o filmin anlatmak istediğini anlatıp anlatamadığıyla alakalıydı. bunda ben başaralı olamamışım ya da anlatmak istediklerim yanlış anlaşılmış bişey diyemem. zaten pek beceremem film eleştirmenliğini ki zaten filmi eleştirmek için izlemem. kötü bir filmse kötü denilir geçilir, popülizm yapılmış denilip geçilir, herkesin fikri kendine. beğenenlere de "niye beğendiniz, o adam psikopat bir seksomanyak, piçin teki! ada ya ne demeli, ilk buluşmada erkeğin altına yatan kevaşe " şeklinde yaklaşılmasını anlamıyorum. filmdeki karakterleri yargılamaktansa filmin anlatmak istediğine odaklanmak, bence en doğru yaklaşım. bu olmalı yani konuştuğumuz.

nihayetinde ıssız adam kendini izlettiriyor. siz beğenseniz de beğenmeseniz de insanlar o salonları dolduruyor. demek ki insanımız popülizm yapılmasından, duygularının sömürülmesinden hoşlanıyor. kime ne diyeceksiniz ki? hı? gidip sinema kapısında millete anlatmaya mı kalkacaksınız? bu popülizmdir aslında alper diye birisi yok aslında ada da orospu mu diyeceksiniz?

amaan ya neyse ney.

o değilde biz de işsiz adamı mı çeksek? tutar gibi geliyor.

kitaba devam edeyim ben en iyisi. siyuu
tümünü göster