ıslandım.. sarılıyorsun. çıkıyor içimdeki cin. ondan ölümümü diliyorsun.

-ki iskender söylemişti bunu evvelden-

tavanında minicik simsiyah harflerlen karıncaların ters yürüdüğü, camlarından i'-'t dalaşı izlenen i'hane't dolu odalarda 'it'tim.
'hane'ydim senin güzel başına bazı bazı ve ittim seni kendi kırık dökük 'hane'lerimden, denize döktüm.
yağmurda duruladım.
koynumda kuruttum.
öyle ağlattım ki seni, gözyaşlarını kuruttum. eskidi gözlerin.
çocukluğumdan fırlatılan serçe bilyelerim oldular.
karardılar hırçın bir kömür tanesi gibi ve sonra alev aldılar. öyle kuruttum ki seni tutuştun. öyle ya benim için hayata eğreti bir 'tutuş'tun.
söndürdüm seni sonra. gözyaşlarımla tuzladım. tuzlaştım. uzlaştım. kendimle olmasa kaderle, hiç olmadı kederle.

kurudum. özlemekten/hayır/kovulmadım/istifa derken kaçıveriyor çatlaklardan sana bir cin. 'ölüm'ümü diliyorsun ondan. yeni bir ölüm doğurarak kollarında ölmemi istiyorsun ama ben her seferinde bir kan kaybı, her seferinde bir sinir kriziyle çıkıyorum karşına.

ölmüyorum...*(*gör mazur)
tümünü göster