haybeye derken, karnı doymamış boşunalık. gereksiz değil sanki. haybe deyince hala birileri için önemli gibi.
geç kalınır haybeye. 'haybeye uğraşmışız' deyince, hep sonradan farkındalıklar. uğraşırken gereksiz olduğunu bilen yok.
olmadı göreceli farklılıklar(!) hiç bir zaman yolcusu olmayan gece seferi. hem sana önemsiz, belki bir de bana. tıklım hayalet dolu otobüs, şöför mahallinde efkar virajları. bir sorsan, kaptan 'haybe'ye kaç durak?!

haybeye bu hüzün haklısın iskender. yaşamak haybeye, sevmek de öyle.
kaldırılan kadehler haybeye şu saat, indirilen darbeler de. bak ne diyorum, gel sen, arka kapıdan atlayana 'haybe' tek tarife.

sana
ağlaya ağlaya attığım bir tokat
gibi bu son öpüşümdeki çöl

içimdeki hayvanlar
kurtulmuşken kanlı zincirlerden,
içimizdeki gardiyan
gizlice açmışsa mahkumların kapısını,
haydi gel sahte misafirlerden söz edelim biraz
çok sarhoşken üstünde düz yürümeye çalıştığımız
o çizgi değil mi taşbaskı alınyazısı,
aslında aşk, başkasının ötelediği öte yarısı
gibi bu son sözlerimdeki tuhaf..

hey neyse..
güzel görün bana, bana ait bu ayrılık gecesinde
nasılsa silahım, sadece hoyrat hayatın ensesinde
tümünü göster