ben kaybolmam danny. sadece, nereye gittiğimle ilgilenmeyi öğrenemedim, hepsi bu. düşmeler hep kazara olacak değil ya, bazen ayakların, gözlerinin gördüğü boşluğa adım atmaya da kalkışabilmek ister. çok uzun yıllardan beri neresi olduğuyla ilgilenmediğim bir yerlerde, nereye çıkacağına dair en ufak bi merak duymadığım sokaklara giriyorum, bakıyorum öyle mal mal, yeryüzünde benimkinden daha mal bir yaşam ifadesi göremezsin. para ödemediğin için yeterince keyif alamadığın bi tatilde gibisin düşün bak, açık büfe bi restoranda limonlu marul yemek gibi. yemeklerin hiçbiri yeterince "iyi" olmayabiliyor, anlıyorsun ya? yürümeye devam edebilmek için bişeyler tıkıştırman gerekiyor, bi seçim yapmanın tek nedeni bu. gebermeyi yasaklamış olan tanrı'nın benim gibilerini nasıl bir ruh halindeyken yaratmış olabileceğini sorardım da çarpılmaktan korkuyorum.

senden başka kim beni bu halimde yakalasa ölüyorum filan zanneder di mi? yok lan bir iki daha vardır bi yerlerde, olmalı yani. bir süre önce durmuş olan bi zamanın içinde kayda değer duygular filan aramak, kayda değmez bir yabancılığın sonucu olurdu herhalde. beynim götüme mi indi nedir, düşüncelerim bir göt büyüklüğündeyken dahi tek bir doku çeşidinden oluşuyor, "musculus gluteus maximus"muydu ahah, latinceni skim anatomi. bak benim planlarım yok ama mümkünse ölmeden önce, küfretmeyi bırakabilmek istiyorum. aynı zamanda dünyanın en ince şirinlerinden biri olabildiğime hangi beyni kafatasında mahluk inanır?

hani bazen birşey olur danny, bi hayat başlar, bi hayat biter, bi başka şehre yerleşirsin, yeni bi iş bulursun, pat diye aşık olursun, sevdiğin biri ölür, seveceğin biri doğar, okulun biter, askere gider yada askerden dönersin, birşey olur işte, yeni bir yol çizmeye sebep, başka bir sen olmaya. sürekli erteleyip durduğun bir kararı almaya. sigarayı şurada bırakabilirsin mesela, para biriktirmeye şu şeyi de aldıktan sonra başlayabilirsin, şöyle olunca böyle yaparsın... böyle şeyler olmuyor bana, biliyorsun ya. hayatında büyük bir değişiklik yapabilmiş birine nasıl bir coşkuyla sordum bilsen geçen gün, "yaa ne oluyor da bunlar oluyor, allah rızası için bi yol bi yordam!" hiçbir halt olmuyor danny. nereye gitsem aynı mendebur surat, neyi bitirip neyi başlatsam aynı kelimeler, başladığı cümlenin aynısıyla biten, aynı hikayeler... "hayat bana bir sürpriz yap amınakoyim!" ahah, hep o ezbere yollar, ezbere sözler.

"ihtiyaçlar hiyerarşisi" ne der pek bi tarafımda değil ve şöyle ki benim "zorunlufizyolojik" ihtiyaçlarım arasında bir madde daha var; otobüs yolculuğu. ben birkaç ayda bir a şehrinden b şehrine bi otobüs ile varamıyorsam, dağa bayıra salın beni gidip kafamı toprağa filan gömeyim. o yollarda kolayca hatırlıyorsun nereden gelip nereye gittiğini. kimsin ulan sen, şuyum abi, cevabı bulabiliyorsun camına düz bakarsan kendini, şaşı bakarsan yıldızları görebildiğin bi cam kenarında işte, tam tersi de olabilir, uyku tutmasın yeter ki. yolun tam ortasında hangi tarafa aitsin diye sorman gerek. ne gittiğin ne de döndüğün yere ait değilsen, hah işte atla o otobüsten amasya'ya yerleş. ahaha, şaka lan şaka, skim amasya'yı. "bi önemi yok" o zaman, anlıyor musun? muhtemelen hemen hemen hiçbir zaman da bi önemi yoktu. ama önemi olan birşey buldum bu sefer orda bak; "korkarım hiçbir zaman bi önemi olmayacak." hadi burdan yak. "geberip gideceksin bdd, geberip gideceksin!" bir tablet daha aldım o hatırlayıştan, geberip gidicez lan, şaka filan yapmıyorum.

yuvarlak koca on gün oğlum, dile kolay, on milyon masal yaşandı bitti kafamda, on milyar adam birbirini doğurdu ve öldürdü meydan savaşlarında, antlaşmaların altına attığım her imzaya "bi önemi yok" diye yazdım adımı, ne detaylara asılıp kaldı o koca günler bilsen, mezar başındaki leylak dalının hangi yaprağına, alnını demire çarpıp yaran o kafanın hangi damlasına, kusucam artık tatlılarının hangi tadına, hangi şölenin hangi yemek tabağına, lan oğlum bana mı toplandınız bunca tehey, çok şükür benden kopan hiçbir parçayı görebileniniz yok, sormuyorsunuz iyimisağmılar, sizden kalanları ne çok özlemişim ki bundan sonra sesli sesli konuşmaktan geri durmayacağım bunu; "kan bağı olmayan yaranın kabuğunu skeyim."

dilekolay, on gün nerdeyse. on milyon konuya değindim uçmuş beynimde de, bi kelime seçecek olduğum her dakka başımda biri türedi, kim türemişse onunla gittim, kimseyi suçlamadım ve kimseyi affetmedim, o pencereden şehrin üstünde uçan kargalara söverken aynı şarkı çalmış gibi olabilir, bi önemi yoktu tanrı'ya şükürler olsun, biriktirdim konu başlıklarını, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da her ne olacaksa, her ne yazılacaksa, aklınızda bir tek bu kalsın;

gebereceğim. gebereceksiniz. geberecekler. *(*o değil de danny nereye kayboldu lan)
tümünü göster