yerde oluşan gölgesinin kafasını eze eze yürürken, gözleri bir çift el tarafından kapandı. nefesi ensesinde hissetti. komik bi şekilde değiştirilmeye çalışılan, tiz bir ses, muzurca; "ben kimim?"

aslında daha eller gözlerine varmadan, ensesinden burnuna doğru yayılan mis kokudan anlamıştı o'nun olduğunu. çok eski, karnına kramplar sokacak kadar rahatsız edici güzellikteki koku. adam kıpırdamadı, soruyu cevaplamadı. kadının elleri biraz gevşedi. sanki kırgın gibi oldular. adam; bir zamanlar vücudunun her uzvunda şehvetle dolaşan bu bembeyaz ellerden biran önce kurtulmak için deliriyordu sadece. biraz sonra eller çözüldü. sanki ağlamaklı gibi oldular. affedilmemişler. adam arkasına dönmeden, yoluna devam etmeye başladı. koku uzaklaştı, ama kaybolmadı. daha sert adımlarla basmaya başladı yere, gölgesindeki beynini parçalamak ister gibi. kokudan kurtulması gerekti.
tümünü göster