''dipsomanik olmak çare değil, neticedir. çok içiyorsam, unutayım diyedir. çok seviyorsam, nefret edeyim diyedir. çok dövüyorsam, kanayayım diyedir'' diyor fırat. ''bir martıyı ağlattın sen'' diyor küçük iskender. ''kendisini kırmayan çocuğa aşık olur oyuncak'' diyor akgün akova. ''sizin hiç babanız öldü mü'' diyor cemal süreya. ''kimse kimsenin olmasın'' diyor edip cansever. ''what's more romantic than dying in the moonlight'' diyor tom waits. ''varolmak susamadan içmek gibi bir şeydir'' diyor jean paul sartre. ''j'irai cracher sur vos tombes'' diyor boris vian. ''ölümüm birden olacak seziyorum'' diyor attila ilhan. ''içtim ama akşamcı olmadım'' diyor nazım. ''dünyamdan geçtim ama, seni yalnız komak var ya o koyuyor adama!'' diye çeviriyor can baba 66. sone'nin son dizelerini. ''içmek içinde boğmaya çalışmaktır sevgiliyi'' diyor yine küçük iskender. ''there's one million stars for every little grain of sand down there'' diyor bbc spikeri. ''one more cup of coffee'' diyor bob dylan. ''sarhoş olun'' diyor charles baudelaire. ''içmeden dinlersem, bir sikim anlamıyorum'' diyor arkadaş david bowie için.. ''allah gibi şarkı yapmış adamlar'' diyor eski sevgilim pink floyd ve arkadaşları için. ''why did you have to go'' diyor ray charles. ''içmek, içe içe bilinç altınla dans etmek kadar romantik, kadar muhsin bey, kadar dead, kadar and, kadar lovely ve maia'' diyor lacrimosa. sonra,

bir şişe daha açmak için mutfağa doğru gidiyorum esrik, aşık, muğlak ve ağlak.. fonda hep dead and lovely çalıyor, hep cohen özleniyor..
tümünü göster