çay ya da meşrubat tüketmek değil tabii olay.. hani onlar da olabilir de, konumuz o değil.. alkol almak aslında. içmek diyoruz ya buna.. 'hadi içelim kamil abi' olayı aslında.. içelim derken çaydan bahsetmiyoruz tabii.. yahu niye bu kadar uzattım bu kısmı onu da anlamadım ha.. içmek ulan içmek.. ölene kadar, bayılana kadar, unutana kadar, alıp içkini, açıp müziği, tavana baka baka, yıldız saymak olayı işte..

çocuktuk daha, bir şair 'içmek içinde boğmaya çalışmaktır sevgiliyi' demişti lakin, bizim sevgilimiz yoktu o zamanlar.. çük kadarken okumuştuk biz de, iskender'i, kafka'yı, nazım'ı.. içiyor sayılmazdık o zamanlar. hani abilerimizin / ablalarımızın bardaklarından birer yudum araklıyorduk denebilirdi bu duruma ama, içmiyorduk.. ne büyük hata etmişiz.. ta o günlerden başlasam içmeye, şu ana kadar çok bin yudum alkol tüketmiştim.. belki de ölmüştüm lan.. olaya bak, büyük hata..

içmek, unutmaya çalışmak mıdır sadece, yoksa sevinçi olduğumuz dönemlerde de sırf keyif uğruna mıdır?? nedir abi bunun olayı.. ben çok gördüm; ''lacir, abi hipperim, süpperim, hatta feci şekilde feciyim, gel iki tek atalım yaşarda' laflarını.. tabii görmek kelimesi biraz ters kaçtı, duymak olacaktı o duymak, neyse.. içtik abi.. iki tek oldu mu sana beş-altı tek.. tek'ten de geçtik, duble duble indi böğrümüze.. yani nedir olayı.. hani sevinçliydin be abi, hani her şey yolundaydı... içince mi hortladı tüm sorunlar, içince mi depresif oldun lan diyesim geldi de, ne bok olduğunu biliyorum abi.. içmek işte. depresif olma hali, içip içip sevgiliyi aramak, ya da sevgiliyle kavga etmek hali.. sevişme olasılığı da yok değil, lakin kaçımız içip içip seviştik lan..

unutmak demişsin de iskender, o kadar içiyorsun, unutabildin mi lan?!.
''dipsomanik olmak çare değil, neticedir. çok içiyorsam, unutayım diyedir. çok seviyorsam, nefret edeyim diyedir. çok dövüyorsam, kanayayım diyedir'' diyor fırat. ''bir martıyı ağlattın sen'' diyor küçük iskender. ''kendisini kırmayan çocuğa aşık olur oyuncak'' diyor akgün akova. ''sizin hiç babanız öldü mü'' diyor cemal süreya. ''kimse kimsenin olmasın'' diyor edip cansever. ''what's more romantic than dying in the moonlight'' diyor tom waits. ''varolmak susamadan içmek gibi bir şeydir'' diyor jean paul sartre. ''j'irai cracher sur vos tombes'' diyor boris vian. ''ölümüm birden olacak seziyorum'' diyor attila ilhan. ''içtim ama akşamcı olmadım'' diyor nazım. ''dünyamdan geçtim ama, seni yalnız komak var ya o koyuyor adama!'' diye çeviriyor can baba 66. sone'nin son dizelerini. ''içmek içinde boğmaya çalışmaktır sevgiliyi'' diyor yine küçük iskender. ''there's one million stars for every little grain of sand down there'' diyor bbc spikeri. ''one more cup of coffee'' diyor bob dylan. ''sarhoş olun'' diyor charles baudelaire. ''içmeden dinlersem, bir sikim anlamıyorum'' diyor arkadaş david bowie için.. ''allah gibi şarkı yapmış adamlar'' diyor eski sevgilim pink floyd ve arkadaşları için. ''why did you have to go'' diyor ray charles. ''içmek, içe içe bilinç altınla dans etmek kadar romantik, kadar muhsin bey, kadar dead, kadar and, kadar lovely ve maia'' diyor lacrimosa. sonra,

bir şişe daha açmak için mutfağa doğru gidiyorum esrik, aşık, muğlak ve ağlak.. fonda hep dead and lovely çalıyor, hep cohen özleniyor..