öz be öz türkçe bir sözcüktür. -kap isim kökünden türev -kapa eylemine -ık yapım eki getirilerek 'kapık' biçiminde kullanıma sunulmuştur.

sonraları; türklerin orta asya'yı terk edip ta anadolu'ya uzanan sergüzeşti boyunca evrilen dil bu sözcüğü de evirip çevirmiş ve önce 'kapuk' sonra da 'kabuk' etmiştir. yine kendisi ile aynı kökten türeyen ve özünde aynı sözcük olan 'kapak' ile yolları 'kapık' evresinde ayrılmıştır. bazı dilbilimciler 'kapı' sözcüğünün de bu ayrılış sırasında bağımsızlığını duyurduğunu ileri sürseler de ortada bu savı güçlendirecek bir kanıt bulunmamaktadır.

yara mı aldınız? bırakın kabuk bağlasın. sizi çıldırtmak için yanıp tutuşacaktır: kaşı beni! kaşımayın. yaranız size değil, siz yaranıza acı çektireceksiniz böylece. istenciniz zayıflıklarınıza yön verecek; zayıflıklarınız istencinize değil. düşmeyi-kalkmayı nasıl öğrendiyseniz, ayırdına bile varmaksızın; yaraya dokunmamayı da öğreneceksiniz.

'yara vermek' diye bir deyim var bilir misiniz? yariniz*(*sevgili) yaranızı yar*(*uçurum) eylediğinde kullanışlıdır daha çok. bir yara*(*sevgili) bakacaksınız; bir yara*(*uçurum) bir de yaranıza. başınız dönecek belki. ama düşmeyeceksiniz. düşünmeyeceksiniz bile. kendinizi (zor duruma) düşürmeyeceksiniz.

pansumana gelince... o sadece maddi yaralar içindir. çünkü yapaydır. kanı durdurur. manevi yaralar için kullanmaya kalkıldığında yan etki gösterir; pansuman bittikten (söz gelimi, unuttursun diye sarıldığınız insanla yolları ayırdıktan) sonra yaranız kaldığı yerden devam eder. kana(t)maya.
tümünü göster