kitap okurken nerede kaldığımızı... oeeh yeter be! aptal mı sanıyorsunuz siz bizi? kim kimi aptal yerine koyuyor? sonra her entry'de "nesne" sözcüğüyle biten son cümle saçmalığı. işte tanım zorunluluğunun yaratıcılıktan uzak türk gençliğini sürüklediği nokta bu.

ya ben ayraçtan söz etmek üzere aldım elime*(*eline almak) klavyeyi, laf nere geldi dayandı?! ayraç kullanmam. kullanana karşıyım demiyorum, kendi seçimleri sonuçta. kullanmayış nedenim de şu: beş farklı kitap okuyor olsam da o sırada, bir kitabın neresinde kaldığımı göz yordamı ile bulmayı çok seviyorum. gözüm henüz okumamış olduğum bölümlere kayar da kitaptan soğurum diye ödüm patlıyor belki ama bu beni, hangi kitabın kaçıncı sayfasında kaldığımı belleğimde tutmak zorunda bırakıyor. deneyin göreceksiniz.

şimdi birileri "ulen salak, belleğini böyle boş şeylere ayırıyorsun, sonra da böyle eblehleşiyorsun." diyebilir. geçici bellek bu canım; geçen yıl bu zamanlar hangi kitabın kaçıncı sayfasında kaldığımı inanın şu an hatırlamıyorum.
tümünü göster