kurbağadan al haberi! çin'de meydana gelen depremden günler önce toplu halde göç eden kurbağalar gündeme oturmuş durumda sevgili okuyucu. depremin, fay hattının sabrının taşması sonucu oluştuğunu düşünürsek (amiyane), suni yaşantısı ile doğadan uzaklaşan insan yerine, gayet doğal ortamda 'vırak'layan kurbağaların depremi bir zaman önce sezmesi gerçekten tuhaf mı geliyor size? bana hiç de gelmiyor yukarıda açıkladığım sebeple. gün gelecek, tabiat medeniyeti yutacak olric.

deprem bezirganları için işbaşı vakti de gelmiş oldu. çin'deki dram, birmanya'daki kasırga felaketini satır aralarına itiverdi. birmanya'da ölenlerin, cunta yönetimi altında olduğu için felaketi katmerli biçimde hisseden 'yarım kalmış' sağlarınn canı patlıcan olduğu için kıymet görmüyor.

biliyor musun sevgili okuyucu, dünya üzerindeki tüm bu felaketlerin yaygınlaşması kıyamet alameti gibi geliyor bana. zaten ol şehr-i ısdanbul ki, her yerinde vinçler var, durmadan inşaat yapılıyor. bina ve zina artacak mı deniyordu kutsal kitapta, işte ondan. zina istatistiklerini tutamadığımız için durumu netleştiremiyoruz bir türlü. fakat müsterih olun: teknoloji, saniyede gerçekleşen zina sayısını tespite elverişli hale geldiğinde, sitemizin sağ üst köşesine bina, sol üst köşesine de zina sayacı koyacağız. tabii alt tarafa da kıyamete kaç gün kaldığını gösteren bir ibare eklemeli. siz değerli okuyucularımız boşuna uğraşmasın, artan zina ve bina sayıları ile kıyamete kalan gün arasındaki ters orantıdan isabetli çıkarım yapmak içün.

17 ağustos depremi vuku bulmuş olmasaydı, açıkça söylüyorum 'nah' manşete taşınırdı çin'deki deprem. medyamızın ölen insanlara bakış açısı değerlendirildiğinde, 17 ağustos depremi öncesi gerçekleştiğini farz ettiğimiz çin depremi sonrası kullanacağı haber metni üç aşağı beş yukarı şöyle olacaktı: "kişi başına düşen gelir epey arttı: çin'de deprem."

19 mayıs gençlik ve spor bayramı'nı idrak etmemize sayılı günler kaldı. sevgili hükümetimiz, iv. murat'ı aratmayan bir kanun ile, bugüne dek eşi görülmemiş bir sigara yasağını yürürlüğe sokuyor. peki, gündelik hayatımızda neler değiştirecek bu kanun. peki bu bilgi gerçek hayatta ne işimize yarayacak yani?

artık meyhanede rakı içerken sigara içmek tarihe karışacak. çünkü meyhane, bar gibi yerlerde sigara içmek bu kanunla yasaklandı. meyhanecilerin, işleri sekteye uğrar uğramaz soluğu taksim meydanı'nda yapılacak geniş çaplı bir protesto gösterisinde almasını öngörüyorum. zira içki içilen ve fakat sigara içilemeyen bir yer, tiryaki tabir edilen insanlar için görülmemiş zulümdür. şarkının da bir esprisi kalmadı. ne diyordu:
"benim en iyi dostum
içkim, sigaram
onlar da terk ederdi
olmasa param"

artık kanun zoruyla terk-i diyar eyliyor sigara. böylece sigaradan artanla birkaç bira götürür güfteci. fakat cennetmekan değil miydi o? cennet bahçelerinde tek yasak elmaya canım...

şahsi kanaatimle noktalayayım: dünyanın gelmiş geçmiş en sert kanunu'nu yürürlüğe koysanız, kanunu uygulayacak olan idareciler kaypak olduktan sonra, bir tesiri olmaz. bu yüzden bu sigara yasağının da kağıt üzerindeki kadar ürkütücü olacağı zannında değilim. halihazırda istediğiniz devlet dairesine gidin: vatandaşa yasak olan sigara, memura serbest durumda. üç ay sonra benim kuracağım cümle de üç aşağı beş yukarı iki sağa dört sola şöyle olur: "yasak yasak diyordunuz, onu da gördük!"
tümünü göster