gittim, gördüm, size gördüklerimi değil yediğimi içtiğimi anlatacağım.

yıllar olmuş ve değişmiş ankara. her zaman gittiğimiz yerler kapanmış, insanlar takılacak mekanlar aramakta. önceden de zikrettiğim üzere deniz burada yok, deniz görme umudundaysanız gitmeyin. orda deniz yok. yok ki deniz. hem neden olsun ?

konumuza dönelim. ankara'ya her gidişimde ilk gün ilk saat meşhur mekanda makarna yerim. salatalı falan. istanbul makarnasına benzemiyor (bir kaç makarna pişiricisini tenzih ediyorum). istanbul'da vapur peşlerinde koşturan yavşak martılar, burda simit sarayları önlerinde topal kılığında dilencilik yapıyor, ayıptır. öte yandan insanları da değişmiş, eskiden her daim martılarla oturup okey oynayan, efendime söyleyeyim, onları alıp sinemalara götüren, karı kız mevzusu olunca hep destek çıkan vatandaş artık nedense martılardan ellerini eteklerini çekmişler. bunun sebebini araştırdığımdaysa inanılmaz bulgular kaydettim. kaydettim de nereye kaydettim ?

martılar günün birinde (o "günün biri" geçtiğimiz aylar sanırım) bir araya gelmişler ve aralarındaki toplantıda başkanlık yapan kan kanatlı rüstem, "arkadaşlar, ulan gagalarını s.tiklerim, paso vapur peşlerinde simit yiyeceğiz diye sevimlilik yapıp duruyorsunuz, kah kanatlarınızı salıyor, kah milletin elindeki simitleri kapıyorsunuz. bu sevimliliği üstü susamlı bir parça hamur için yapıyor ve kendinizi başarılı addediyorsunuz. sana ne demeli yumcuk ağızlı ekrem? yok sürat motorunda süper hamur işi tatlılar varmış, yok karı süpermiş ? senin götün yeter mi sürat motoru arkasında koşturmaya ? bakın arkadaşlar, bu gücümüzü ve sevimliliğimizi artık ankara'yı ele geçirmekte kullanmalıyız. olur ki birinizi öyle yavşak yuvşak hareketler yaparken göreyim, aha yukarda allah var, şerefsizim kanadınızı kanadınıza dolarım."

bu toplantı sonrası artık hayat felsefelerini benimsemiş ve doğa amcanın kutsal kitaplarından uçarak, fırlayarak çıkmışlar, sokakta kızların eteklerini havaya kaldırmaya, erkeklere parmak atıp kaçmaya, "birader ayakların yürüyor" gibi angut cümlelere varana kadar türlü denyoluklar yapmışlar ve nihayetinde insanlar tarafından topyekün dışlanmış, değil bir parça simit, bir tane susam bile bulamaz olmuşlar. (sırf martılar açlıktan gebersin diye sokağa çöp bile atmıyorlar, çok temiz olmuş sokaklar).

salak martılar böylece simit sarayları önünde dilenedursun, kan kanatlı rüstem çoktan ssk işhanındaki girişimci bir büfecinin "martı döner"ine ilham kaynağı olmuştur.

sonuç itibariyle gittim, gördüm. değişmiş. çok değişmiş...

kumru yedim poso.
tümünü göster