yaklaşık bir saat önceydi. bir kaç saat önce gece böceklerinin sesleri kulaklarımızda çınlarken akşamüzeri görüştük kendisiyle. dalgın, hovarda, serseri, bohem bakışları, buğulu ses tonuyla içimizde hissettiğimiz karizmasını ikiye katlıyordu. hoş, daha ilgili mekanın sokağına girerken still cursed kişisine yapışıp "ablaağ bi milyonun var mığ" diyerek içimi ürperttiyse de bu sempatik ve gizemli tavırlarıyla ilgili mevzuyu silip atmıştı.

bir saat önceydi.

sadece bir saat...

telefon birden inlemeye başladı, gecenin bu saatinde kim olabilirdi, kim ölebilirdi diye panikleyip, telefonu açıp açmama kararsızlığı içinde boğulurken, bir parmak darbesiyle bu heyecan cenderesi sona erdi.

-alo?!
-pırrt...
-alo!?!
-zrrt...
-alo?! zombi, noluyo olm?!
-oeh abi pardon ya. telefon kıç cebimdeydi, otururken yanlışlıkla aramışım.
-zombi, allah belanı götünden versin.
tümünü göster