kahvehane ve bar gibi işletmelerde de uygulanmaya başladığında artık kafada kırılan okey ıstakası ve bira şişesi hadiselerinde patlama yaşanacak, zahir. sinirini sigaradan çıkaran necip milletime reva mı bu yapılanlar?

pazarlık sonucu 5 yetele'ye aldığı imitasyon ray ban'leri ile aniden george clooney oluveren yağız delikanlılarımız artık martılara simit yerine yanan izmarit atamayacak. bu sabah itibariyle açık alanları da dahil toplu taşıma araçlarında tütün mamülü tüketmek yasak. kahvehane, restoran ve benzeri yerlerde (bar da buralara benziyormuş) ise yasak 14 ay sonra yürürlüğe girecek. kanunkoyucumuz, bu hamle ile ne kadar akıllı olduğunu gösteriyor: göl maya tutarsa, yukarıda zikrettiğim yerlerde yasak tam anlamıyla uygulanacak. fakat ciddi aksaklıklar yahut oy kaybı ihtimali ufukta görünürse, yasağın derecesini düşüren ek bir kanun çıkarılacak. bu gün gibi ortada.

yüzde 99'u müslüman olan ülkemizde, bara ve kahvehaneye giden yüz kişiden 99'u sigara içicisi. nasıl ki biz devlet politikası olarak müslüman olmayan bir kişiyi sallamıyorsak, sigara içmeyen bir kişiyi de sallamamamız gerekir diye düşünüyorum. kendimizle çelişmemiş oluruz böylece.

izmariti yere atanlara da ceza öngörülüyor. bence külü yere serpenlere de bir 5 lira filan ceza biçilmeliydi. o değil de, feridun bitir olsam, ayaklı kül tablası ticaretine girmek üzere binali abi'den sermaye koparırdım. ufukta milyon dolarlar görüyorum.

sabahleyin adliyeye uğradım. en merak ettiğim konulardan biri, avukatlara mahsus sigara içme odası'nın faaliyete devam edip etmeyeceği idi. salonun kapısını açar açmaz içeride birilerinin olduğunu gördümse de hemen duvarlara baktım, bir uyarı levhası var mı diye. vardı: bu salonda sigara içmek serbesttir. işte bu, acı patlıcanı kırağı çalmaz, derler. kanun da adliyede geçerli değil. hukuku en çok hukukçular mı deliyor dediniz? deli misiniz?

insanın kendini zehirleme özgürlüğüne indirilen bir darbeye seyirci kalmak çok kötü. şimdi çıkıp "o zaman esrarı da serbest bırakalım" diyen olursa martıya atılan yanan izmariti kafasında söndürürüm haa. esrarla sigarayı bir tutuyorsanız, philip morris'i ve jti'yı ülke pazarından def etmeniz icap eder. ki bu biraz kasar...

bir duvarı olan her mekanı 'kapalı mekan' kabul etmek kolay. zor olansa, bu kapalı mekanlarda, sigara içenlere özgü duman odaları oluşturulmasını serbest bırakmak. sigara içtiği halde, her yerde sigara içilmesinden rahatsızlık duyan yığınla insan var. kimse sigaraya yasak konmasın görüşünde değil, aklı başında ve içmeyenlerin özgürlüklerini de düşünüyorsa... ama bu yapılanı mantıkla, hukuk tekniğiyle açıklamak mümkün değil. yapılan düpedüz hukuksuzluk. çelişkilerle dolu bir sisteme sahibiz maalesef. bu kanun da bunun bir tezahürü olmaktan öte gidemiyor. efkarlandım. bi' sigara yakmalı. şaka bee, hemen de inandınız. şaka, çünkü aynı kanuna göre, sigara içilmesini özendirecek her türlü eylem de suç sayılıyor. efkarlanınca sigara mı içilirmiş... kaçayım.
yasayı kim onayladı? milletvekilleri.

bir milletvekili değil, onlarca milletvekili konuşuyor: veririz parasını, içeriz!

tbmm'ye, kulislerinde sigara içildiği için ceza kesecekler mi a dostlar, ha?
hayatımda iki kez tecrit edildim.

birincisi bundan yaklaşık on yıl önce nerden kaptığımı bir türlü anlayamadığım tifo hastalığı nedeniyleydi. on gün boyunca karantinaya alınmış, bir yandan tuvalete yetişmeye çalışırken *(*ishal), diğer yandan serum şişesi ve yüksek ateşle mücadele etmeye çalışırken bu tecrit edilme fikri bana çok koymamıştı açıkçası. sevdiklerim bir camın ardından veya özel kıyafetler giyerek beni ziyaret ettiklerinde, 'bu gerekli, yoksa bu laneth hastalığı onlara da bulaştırabilirim' diye düşünmüştüm. hastalığın bulaşıcığını önlemek için tecrit edilmem şarttı. ne zaman ki ateşim düştü, ishalim geçti o oda bana hapishane gibi gelmeye başladı, işte o zaman tecrit edilme fikri bana koymaya başlamıştı.

ikinci tecrit edilme zamanım için çok uzak zamana götürmeyeceğim sizleri, hemen üç gün öncesine 19 mayıs 2008 tarihine uzanmak yeterli. 16-19 mayıs arasındaki üç günlük tatilimi yaşamak istediğim tek şehir olan istanbulda geçirmek için yola çıktım cuma gecesi. süper bir üç gün geçirdim demek isterdim sizlere. gezdiğim yerlerden istanbul aşkımdan bahsetmek isterdim ama 19 mayıs 2008 tarihinden itibaren başlayan sigara yasağı gezimin son gününe ve tüm güzelliklere kocaman bir kara leke sürdü. ben aşık olduğum şehirde hayatımın belası olan ama bir türlü vazgeçemediğim sigara yüzünden tecrit edildim.

kaldığım otelde sabah kahvaltısının ardından, bahçede kimseyi sigara dumanıyla rahatsız etmek istemeyerek açık alanda üstü brandayla örtülü bir masaya kuruldum güzelce. güne uyanabilmek için keyifle tüttüreceğim sigaramın yol arkadaşı olan neskafemin siparişini vermenin ardından garsonun uzaklaşmasıyla sabahın ilk sigarasını tellendirip arkama yaslandım. 'güneş, istanbul ve sigaram oh bee dünya ne güzel' diyerek tam hayallere dalmak üzereydim ki yakınımdan gelen bed bir ses beni yeryüzüne döndürdü.

- burada sigara içemezsiniz! (pardon yok, hanımefendi yok, incelik yok sadece emir tonunun hakim olduğu bir erkek sesi)
*(ne diyosun sen o. çocuğu, senin ağzını yüzünü.... demek isterken ağzımdan) neden ama burası açıkalan değil mi? diyebildim sadece.
- üstünüzdeki brandayı görmüyorsunuz sanırım. diyerek eliyle yukarıyı işaret etti. (hala incelik yok)
* e peki ben nerede sigara içicem? (hayallerim yıkıldı gitti)
- ileride bahçe kapısı yanında sigara içenlere özel bölüme geçin. (yine emir kipi, yine nezaket yok. la havle...)

başım dik elimde yanan sigaramla savaşı kaybetmiş ama gururunu kaybetmemiş bir komutan edasıyla ayaklarımı sürüyerek bana gösterilen alana ilerlerken çevremdekiler bana sanki vebalıymışım gibi bakıyorlardı. bu bakışlara inat başımı çevirmeden

* kahvemi yeni masama getirin o zaman! diye buyurdum. ama bu buyruk bile içimi rahatlatmadı.

nedir bu kardeşim yahu! kapalı alanda içmiyorum, dumanım çevremi rahatsız etmesin diyerek kişilerden uzağa oturuyorum ve hala bulaşıcı hastalık taşıyormuşum misali toplumdan uzaklaştırılıyorum.

buradan yetkililere sesleniyorum. heyyyyyyyyyyyyyyyyyyy kanser bulaşıcı değil ama depresyon bulaşıcıdır!!