saat sabahın körü. annemle oturmuş sohbet ediyoruz.

"anne, bugün cümle kurmak istemiyorum."
"..."
"anne ben yaşayamıyorum ha."
"..."
"neden? çünkü örneğin, patronumun müşterilere kullandığı samimiyetsiz bir gülüşü var. bu benim gülmekle ilgili olan bütün inancımı öldürüyor"
"..."
"samimiyetsiz gülüşleri öldürmek istiyorum."
"..."
"dünyanın dişleri kafamı koparsa."
"..."
"şu okulun müdürünü tanıyon mu? git söyle. artık el kadar veletlere asker gibi bağırmasın. bağırmaya devam ederse, oğlum gelecek seni dövecek de"
"..."
"anne, çok güzel şiirler var ha.
"nerde?"
"dünyada"
dünyada ne kadar çok şiir var, değil mi? insanı şaşırtacak kadar çok şiir barındırıyor doğa. üst komşumun (we diyorlar) dediği gibi "kendisine şiir yazılan ne çok kız var. bunlardan habersiz ne çok kız var". şiirden habersiz ne çok insan var. ben şiiri sevecek kadar sevmiyorum, ama şiir her yerde. her şey bir ritmle salınıyor, kafamın için de bile öyle. evren kendi şiirini oluşturuyor. hani derlerdi ya önce söz vardı. ol dendi, oldu. alt komşum (z diyorlar) tam olarak olmasa bile "belki önce söz yoktu ama sözle başladı her şey. (inkar edemeyiz). herkes anlattığı kadar anlaşılsa dünya yada yaşam ne güzel bir kaos olurdu bir düşün" gibi bir şeyler söylemişti. kavramlardan sıyrılmış anlamlara dokunduğumuzu düşün, düşündüklerimizin gerçek yüzeyine dokunduğumuzu.elimi yüzünde gezdirdiğimi düşün, yüzünü avucuma aldığımı ve bunun gerçek anlamının "seni seviyorum" demek olduğunu. her yerde birilerine yazılmış bir şiir var. her yerde birilerinin yazdığı ayrı bir şiir var. okunmayı bekleyen yüzlerce ritm. olmayı bekleyen binlerce mucize. ol dedik! dedik mi hatırlamıyorum ama çok güzel niyetlendik, biliyorum. senden defalarca nefret ettim. nedenleri bende gizli, öyle gizlenmiş ki ben bile bulamıyorum. nefretin bile şiiri var. korku mu karıştı? mümkün ama bu gün değil, yarın da değil. şiir ve kaos. aynı payda. gülümse lütfen, dudakların şekil alsın, onlara bakıyorum tamda şu anda bu ekrandan. başka bir dünyadan. ayrı bir şiirden. yan komşumun (stil diyorlar) dediği gibi "paralel bir evrenden".
her şey ben sızarken oldu, bunu bilsin insanlar.

komşuluk müessesine duyduğumuz hasret dolu hayranlığın hatırına katlanıyoruz dünyaya. dünya katlanılacak bir şeydir; bunu da bilsin insanlar.
dünya ile ilgili yorumları niye tartışıyoruz ki, biz dünyada değil türkiye'de yaşıyoruz. eminim bir başka üçüncü dünya ülkesinde de çok garip saçma şeyler olabiliyordur ama çok az üçüncü dünya ülkesi bunlara yabancı batılı gözlerle okuma şanssızlığını yaşıyor. yani mesela, uzak asya'da, kendi garip tuvalet kültürlerini yabancılaşmış batılı bir gözden bakıp tartışmıyorlar. ama sen hem kendi ağzına sıçıyorsun, misal n.ve ç. davası diye bir şey var, hem de bu ağzına sıçma eylemini sıçan kendin değilmişsin gibi değerlendirip bir daha ağzına sıçıyorsun. mesela asker kaçağısın, hem bunu sırtına yükleniyorsun hem de bununla dalga geçiyorsun. tuhaf şey, dünyada intihar oranı en yüksek ülke refah seviyesinin yüksekliği ile meşhur işviçre'yken türkiye'de meşhur olabileceği son şey refah seviyesi olan batman'a bu rolün düşmesi. dünyada bir arkadaşınız size intihar edeceğini söylerse... türkiye'de biri söylüyor bunu ve ben, ben z, alt komşusu huan'ın, babasının yirmi beşinci oğlu, still cursed'ün üçüncü yazarı, kendisinin gözleri ve dudakları, ben, z, intihar edecek birisine, " ayın beşine kadar intihar etme, beşinde ben geleceğim, o zaman kadar bekle" diyebiliyorum; türkiyede!

şiirler albayım.

sevgili üst komşum huan;
dünya çok uzak bir yer. bunu da bilsin insanlar. ama diğer konuyu alt komşum molla anlatacak.

sevgili en üst komşum we, bu bulanıklık yakışmıyor sana.
daha iyi bir dünya mümkün. daha güzel bir dünya mümkün. sıfatlar çoğalır belki ama temel taşlar "dünya" ve mümkün". neler oluyor? malum.

avuntu umutla karıştı, inanç çaresizlikle, beklentiler yalnızlıkla. oldu mu gerçekten bunlar? belki de oldu. dünya dediğimiz şey; bu yaşlı koca gezegense ve üzerinde bir birinin ağzına sıçan organizmalarsa, komşulardan söz etmek için daha çok yol gitmeli. dünya dediğimiz şey; şu anki zihnimizden damlayanlar ise tüm komşularımı sevmeye bile bile cüret ederim.

bunların yazılması saçma olsa dahi dünyayı daha yaşanır bir yer kılmaz mı? sanki kılıyor. daha yaşanır z.