"ölüm kalım meselesi" deneyi:

7-8 yaşlarındayken gerçekleştirdiğim bu deneyin amacı, yaşama isteğinin canlı organizmalara ne gibi şerefsizlikler yaptırabildiğini incelemekti.

malzemeler:
- yaz mevsimi
- tatlı bir yiyecek (en iyi sonucun reçel taneleri ile alındığı, yine deneyler sonucunda ıspatlanmıştır)
- bir adet su bardağı
- yarım su bardağı su
- mümkün olduğunca çok sayıda yaban arısı

deneyin yapılışı:
bir miktar reçel, kenarlarına bulaştırılmadan su bardağının dibine konur. bardak, rahat gözlem yapılabilecek bir zemine bırakılır, yaklaşık bir saat kadar zaman geçtikten sonra, bardağın içine çok sayıda yaban arısının toplandığı ve hep birlikte bir kaşık reçeli ziyafete dönüştürdükleri gözlenir. daha önceden hazır bulundurulan su, bardağa hızla boşaltılır. yarım bardak suda kurulan can pazarı itinayla incelendiğinde, yaban arılarının, suda batmadıkları için yüzeyde kendilerinden oluşan bir tabaka meydana getirdikleri, sayıları çok ise, yüzeyde yer bulamayanların daha altta, yani tamamen suyun içinde kaldıkları, bu yüzden de altta kalanlar ile üsttekilerin arasında çok sıkı bir mücadelenin yaşandığı, her yaban arısının bir diğerinin üzerine çıkarak hayatta kalmaya çalıştığı gözlenir. bazıları üstün çabaları sayesinde bir başkasının üstüne çıktıktan sonra uçmayı bile başarabilmektedir. üst tabakaya ulaşmayı başaramayan ve hayatta kalamayacağını anlayan yaban arıları, iğnelerini kafalarına doğru çektikten, yani kendilerine kıvrılıp küçücük kaldıktan hemen sonra ölmektedirler; kesin konuşabilmek için bu yolu seçen yaban arıları üzerinde detaylı bir otopsi incelemesine ihtiyaç duyulsa da, bu seçimleri, çıplak gözlerle bakıldığında "intihar" eylemi gibi görünmektedir.

deneyin sonuçları (ve kendime aldığım notlar):
- yaban arıları yüzme bilmiyorlar; sen yüzme öğren.
- yaban arıları deri solunumu yapıyorlar; sen akciğer solunumundan vazgeçme.
- altta kalanın sahiden de canı çıkıyor; kalma.
- boktan bi reçel için ölmeye değmez.
- boğulmak üzereysen, sudaki bi başkasının üzerine çık, ama çıkmak yetmiyor, uç.
- bütün dostların seni boğarak yaşama peşindelerse, intihar et, böyle dünyanın mk.

evet, o yaşlarda biraz kafam karışıktı.
yaş 7-8 civarı. 5 yaşındaki kardeşle birlikte mürekkep kavanozunun(!) içine ufak bir parça sabun attık. üstüne de perhidrol denen, abimin elektronik devre yaparken plaketteki bakırı eritmek için kullandığı asitten koyduk azıcık. sonra seyreyle şenliği. sabun köpürmeye başladı, köpükler yaklaşık 1 metre çaplı alanı kapladı. biz korktuk tabi, üstüne kum falan attık ama tepkime durmadı. hatta köpüklerin tüm adana'yı saracağını falan dşündük, korktuk. öyle işte. çocukluk.
deneyimizin adı "breakdansçı meyve sinekleri"

amaç: alkolün böcekler üzerine etkisi.
abstract: narcoleptic and anaesthesic effects of ethyl alcohol, mostly know as alcohol in domestic use, in low vapor concentrations, don't seem to occur in lung respration as high as of what its luquid state effects on brain. this research is based on the purpose of observing the effect of alcohol vapor in thracea respiring insects which has the ability of developing immunity reactions aganist chemicals. for this vivsection, random members of common fruit flies (drosophila melanogaster) were chosen.

kullanılan araçlar, reaktifler, malzemeler:
- idil kolonyası (hacimce %80)
- şeffaf su bardağı - paşabahçe (non-disposable)
- sehpa
- atik sağ el

deneyin yapılışı
oldukça atik olan sağ elimizle, duvardaki sineklerden biri yakalanıp bardağın içine alınır. bardağın üstü kitap dergi ile kapatılır. hafif aralık verilerek bardağa birkaç damla kolonya dökülür. güneşim altında ısınmış sehpaya bardak benzer atiklik ile ters kapatılır.

sonuç:
temmuz ayında yapılan bu deneylerden sonra görüldü ki, alkol buharı sineklerde break dansı tetiklemektedir. üzerinde deney yapılan üç sinek de bardak kapatıldıktan sonra bi dakika içinde uçma yetisini kaybederek fırıl fırıl sırt üstü dönmeye başlamıştır. üç sinek 4 dakika içinde larvalarını döke saça ölmüştür.

bir başka deneyimiz daha var. adı "madam tussaud'un hamamböcekleri". o çok iğrenç.