bir üst aşaması "yolculuk esnasında kapağını herkesin görebileceği şekilde tutarak kitap okuma denemeleri"dir. yolculuk esnasında yüksek sesle müzik dinlemek görgüsüzlüktür. gayet medeni şekilde kendisini uyaranlara ise "o zaman şoföre/vatmana/makiniste söyleyelim de motoru da kapatsın, oradan daha çok gürültü geliyor" demek ise en basitinden terbiyesizliktir. yeni nesil nereye gidiyor böyle?

bir kere, motordan çıkan gürültü sabit olmasa da çok az değiştiğinden kulak bu gürültüye çabuk alışır. hem çok yüksek desibelde olmadıkça otobüs motoru veya trenden çıkan ses kimseyi rahatsız etmez diye düşünüyorum. ancak, sürekli ritmi değişen ve oturduğunuz yerin dört tarafından kulağınızı saran herbiri farklı anlayışa yönelik müzik sesi, rahatsız edici olabilir. akla yatkın bir seviyede tut müzik sesini; kimse sana kapat demiyor ki. seni uyaran insan (psikolojik olarak) rahatsız mı ki rahatsız olmamasına karşın seni bu yönde uyarsın?

ayrıca, ben otobüste filan müzik dinliyor olsam, insanlar ne dinlediğimi işitecek diye ödüm kopar. kendimi ele vermekten korkarım çünkü. müzik ruha hitap eden bir enstrümansa (ki ilkokul sıralarında ruhun gıdası olduğunu öğrenmiştik); kendiyle başbaşa kaldığı böyle bir anı başkalarının kulağına açanlardan hoşlanmam.

kitap okumak da aynı değil mi? kitabın kapağını herkesin görebileceği şekilde tutmak nasıl bir maharettir ya. ben olsam saklayacak yer ararım. iki tarafı açık bir oturaktaysam ve kitabı saklama şansım yoksa, hiç okumam.