"efendiler, çöpçüler ankara sokaklarından güvercin süpürüyor!"

tbmm tarihi tutanaklarındaki bu en garip cümleyi, hava kirliliğini eleştiren konuşması esnasında bülent ecevit kurmuş.

ben; gazi'nin "efendiler, yarın cumhuriyeti ilan ediyoruz." sözünden daha çok seviyorum. ikincisinde anlatım dümdüz, ilkinde mesele yoktan yaratılmış.

meşhur alkolik ve puro sever winston churchill'in

"i have nothing to offer but blood, toil, tears and sweat" ismiyle de özetlenen;

veya daha uzun alırsak "we shall go on to the end. we shall fight in france, we shall fight on the seas and oceans, we shall fight with growing confidence and growing strength in the air, we shall defend our island, whatever the cost may be. we shall fight on the beaches, we shall fight on the landing grounds, we shall fight in the fields and in the streets, we shall fight in the hills; we shall never surrender" kısmıyla meşhur, birleşik krallık'ı nazilere karşı savaşa soktuğu meşhur bir konuşması vardır.

tamamen boş laf olduğu için çevirme gereği duymuyorum zira herif bu lafları ettikten 2 gün sonra fransa'da göt gibi nazi kuşatması altında kalan şanlı askerlerini balıkçı tekneleriyle kaçırmak zorunda kaldı. sonra da bir yandan amerikan başkanının götünü yalayıp, öbür yandan kuzey afrika'daki sömürgelerini çatışmaya soktu. avam kamarasındaki meşhur konuşmasının ardından muhaliflerin kendisi hakkında "az önce ingiliz dilinin gücü sebebiyle savaşa girdik." dediği söylenir. filmlerde var ama ben gerçek kaynağa ulaşamadım. ama nazilerin bütün ingiliz donanmasını nasıl iki günde ketenpereye getirdiğini izlemek isterseniz sayısız belgeselin yanı sıra bizzat kendilerinin çektikleri dunkirk, the darkest hour vb filmler de var.

aynı laf cambazı churchill, ya da başka bir şehir efsanesine göre bizzat hitler; ismet paşa'ya şöyle sormuştur:

"top sesleri sınırlarınızdan duyuluyor paşa, hala bir şey yapmayacak mısınız?"

rivayete göre ismet paşa'nın cevabı şudur: "ben topların yanında çok uzun vakit geçirdim, kulaklarım biraz ağır işitir."

what the fuck ismet paşa. thug life mother fucker.

aynı savaştan bir anekdot da şöyledir: hırsının kurbanı hitler, o zaman ki adı leningrad (şimdiki st. petersburg) başkent moskova ve bakü petrollerine açılan kapı stalingrad'ı aynı anda kuşatıp, yıllar süren ve sonunu getiren doğu cephesini açtığında, iki taraf sürekli birbirlerine esir vermektedir ve rütbelerine göre esir değişimi bir rutindir.

ancak bir gün alman ordusu ele geçirdikleri kızıl ordu erinin stalin'inin ilk evliliğinden olan oğlu olduğunu fark eder. (karısı vefat etmiştir, ilk oğluyla yıllardır görüşmemiştir.)

stalin'den oğlu karşılığında esir iki alman generalini serbest bırakmasını isterler.

stalin'in cevabı nettir: "ben bir erle bir generali asla takas etmem."

stalin'le ile meşhur bir fıkra ise şudur:

"bir gece sarhoşun biri moskova sokaklarında "kahrolsun diktatör" diye bağırmaktadır. polis sarhoşu kolundan tuttuğu gibi stalin'in karşısına çıkartır. büyük yoldaş der, bu adam moskova sokaklarında böyle böyle bağırıyordu. stalin soğuk kanlılıkla sarhoşa döner ve sorar: "ne demek istedin yoldaş? sarhoş kendinden emin cevap verir: "ben hitler'den bahsediyordum." bu durum da stalin polise döner: "peki sen ne demek istedin yoldaş?"

retorik güzeldir. sayıklamak dediniz kafa iyi sayıkladık.
tümünü göster