her şey youtube otomatik çalma listeme müslüm'den "tanrı istemezse" muhteşemliğinin düşmesiyle başladı. ben herbir şeye müzikle başlayanlardanım. youtube algoritması aboneliğimin çıkarımları sonucu müzik tercihlerimi bilir ve sağa dinleyeceğimi umduğu reklamlı parçalarını sıralar bir bir. ara ara beyni yandığı da olur, çünkü müzik zevkim kelimenin tam anlamıyla kaostan ibarettir. ben, ben, ben, hay anasını eşşekler kovalasın benim. müslüm çıktığında nette geziniyordum ve videoya bir bakayım dedim. youtube yorumlarını asla okumam, bolca küfür ve ben buradayım maymuncuklarının boşluğa bıraktıkları sıradanlıklardan ibarettir çoğunlukla. bu sefer bir yorum dikkatimi çekti ancak; "müslüm gürses'i yaratan allah rakıyı haram kılmış imtihana bak" yirmili yaşlarda bir hanım kızımız buyurmuşlar. vay arkadaş dedim, bu kız tarlada portakalı bırak, henüz dibo nükleik asitte bir molekül olarak evrim yoluyla var olmaya çabalarken müslüm dinliyordum lan ben diye de ekledim sonrasında. balık spermi ve akyuvarlarını inceleyerek nükleik asitleri keşfeden isviçreli bilim insanı, (artık adamı demiyoruz malum, kadınlarımız çok alınganlar bu konularda) abimizin sakalının tek kılı kadar olamadan geçen zavallı hayatlarımızın böyle tırışkadan çıkarımları var, neydecen işte. neyse abicim biraz aşağılara indim yalnız değilmişim meğer. müslüm gürses yorumcuları üçe ayrılıyorlar. ezelden müslümcü olduklarını beyan ederek, baba kitlesine eyvallah çekip sosyeteye karıştıktan sonra peşine takılanlar veya filmi etkisiyle müslüm babaya sardıranlara geçiren bir grup var öncelikle. bu abiler biraz sinirliler nedense. illa bir laf sokma hevesi içerisindeler. hadi lan tırrık, ben müslüm dinliyorum diye kıro denilerek kaç kız tarafından terk edildim, biliyor musun? gibisinden bir tür. böyle bir durum eskilerde var gibiydi, ancak hatun kişilerin müslüm dinleyicilerine mesafeli duruşu da nedensiz değildi hani. biliyoruz da söylüyoruz arkadaşım, on dört yaşımda kaset ve radyo dönemi önümüzdeki seçenekler müslüm, orhan ve ferdi forvet üçlüsünden ibaretti. tamam başka tarzların da bir dünya güzellikleri vardı ama azcık arabeske bulaşmışsanız, illaki bunlardan birini seçmek zorundaydınız. rahmetli bergen ablamızı on yedi yaşında canlı canlı izlemiş, seksen darbesi ve etkilerini çocukluk ve ergenliğine sığdırmış biri olarak haksız da sayılmam. içlerinde en kaderci olanları ferdiciyken en arızaları da müslümcüydü bunların. orhanı çok sonralar keşfettim. kişiliği beş para etmez ancak, efsaneleri vardır orası ayrı mesele. neyse ikinci tip "baba cennette konser ver kafama sıkıp geleyim"ciler. insanın abicim kesinlikle veriyor, durduğun hata diyesi geliyor ancak hümanist tarafımız ağır basıyor, diyemiyoruz tabii. ama bu grup daha sakin bir öncekine göre, ehlikeyf ile çakırkeyf arasında bir çizgileri var. "sigara paketten çıkıp kendini yaktı" gibi güzellikler de bu abilerden geliyor. bu abiler müslüm babayı kalp ve damar hastalıkları uzmanı olarak kabul eder ve genellikle ne ciğer bıraktın ne böbrek, mideden girdin dalağımı aldın gibi benzetmeleri severler. üçüncü sınıfımız tam bir keşmekeşten ibaret olup tanımlanması en zor varlıklardan mürekkeptir. bak ya mürekkep dedim ya la? yarabbim sana geliyorum, yıllarca bu kelimeyi kullanacak bir mecra hayal ettiydim. bugüne nasip oldu rabbim, şükürler olsun sana. doksanlı yılların sonuna doğru internetle tanışan büyük halk kitlesinin oluşturduğu net mirketleri dediğim bu grubun en büyük özelliği kıçlarında wifi ile doğmuş olmaları. internet dünyanın belki de en büyük buluşu ve bu zevat bu muhteşemliğin bug'ı amına koyum. her boka teşne, her yerdeler ve herhangi bir konuya muhakkak söyleyecekleri bir şeyleri var. seksenler ve doksanların kahve müdavimleri bilirler ki, futboldan yağmur ormanlarına herkes herbir şeyden anlar bu memlekette. sene oldu iki bin on sekiz, amip gibi üreyip, ork gibi saldırıyorlar hala. of çok dağıldım, bir cumartesim var zaten kendime ayırdığım, biraz anime seyredip, survivor oynayayım ben en iyisi.

bir kaç güzellik var elbette hayatta. "müslüm" ve "bohemian rhapsody" filmlerini mutlak suretle seyredin. ne ballı adamım arkadaş, gençliğimin iki ilahı hemen hemen aynı zamanda filmlere konu oldu. sinemaya gidin ve o lanet cep telefonunuzu cebinize sokun. stalk mıdır nedir bir nane varmış galiba, instagramda story oluşturuluyormuş falan. öncelikle o siktimin telefonunun ekranı biz arka sıradakileri rahatsız ediyor sevgili ergen kısmı. ayrıca madem telefonuna bakacaksın, siktir git evinde bak. ben sinemaya geldim, el aleme caka satacaksın diye bizi boş boş konuşturuyorsun . ağladım ben bu arada filmde. timuçin sen nasıl bir varlıksın arkadaş, yaratıcı mı evren mi her ne ise bizden esirgediği ne varsa sana vermiş. gözümüz yok amenna, yolun açık olsun. rami malek zaten sana mr. robot'tan hastaydık, bu filmle kangren ettin lan bizi ( müslümcü affect). sevgili ışığımı oynamamış yaşamışsın resmen, helal olsun. elim değmişken sevdiğim yahudiler sıralamasına hızlı bir girişle üç numaraya yerleşen bir arkadaşımızdan bahsedelim. yuval noah harari. hayırdır abi mağarana internet bağlatıp kitap satın almışsın dediğinizi duyar gibiyim ama ben de işler biraz geriden geliyor. üçüncü kitabı da çıkmış, mis gibi. başka? bugün cumartesi, şarap için. fiyat kalite rasyosu gayet iyi punta diye bir şarap var, yirmi dört lira şişesi. zamanla tadına alışılıyor, rengi ve kıvamı on numara. ulan iktidar, sayende ekonomi kovalayacağız diye diye şarapçı olduk çıktık. neyse girmeyeceğim siyasete. her yer onlarda zaten bu kaleyi feth edemeyecekler. ha bir de mümkünü varsa sevişin...
tümünü göster