taşındım ailemin yanına, daha çok insan, daha çok uyku, daha, daha, her şey fazla. otobüs beklerken, beklemekten şikayetçi olanlar var bu dünyada, tuhaf bir tasnif ancak bu şikayetçi abla ve abilerimizin hayatlarının her anında kendilerini değersiz hissetmek için bulabilecekleri bir nedenleri var. ( hay anneler gününüzün içine sıçayım bu arada, youtube tamam güzel bir araçsın, çok işe yarıyorsun, her videoya bir reklam sıkıştırıyorsun peki anladık verdiğin hizmetin karşılığını alma derdindesin de, kalitesiz reklam yayınlamak zorunda mısın arkadaş? on saniye önce kurt cobain, yeni video açılmadan önce ipe dizdiğimin anneler günü küçük ev aletleri pazarlama uyuz sesi. anne olmak da nasıl bir vasıfsa artık, altı üstü sevişiyorsun ve çocuk doğuyor, genetik geleceğe sarkma gereği o çocuğu büyütüyorsun, ardından cennet ayaklarının altına seriliyor. ) bak ne diyeceğimi unuttum şimdi! he şikayetçi olanlar ve bekleyenler ayrımındaydım şu siktimin vestel'inin reklamı beynimi dağıtmadan evvel. bu şikayetçi kısmı arızalı değil, sadece mutsuz ve değersiz hissediyorlar kendilerini bir müddet. söylenmenin otobüsün gelmesine gram etkisi yok öncelikle, izafiyet kuramı gereği sıkıntıyla geçirilen on beş dakika ile amy winehouse dinleyerek harcanan on beş dakikanın saniye sayısı birbiriyle aynı iken hissedilen süre birbirlerinden farklı. biz bunlara bir isim bulalım buradan. sıkılgan, gereksiz, durumsuz, sıradan, evet albert'in çaresizleri dedim gitti. aç mensupları hayatın gidişatı içerisinde kendi düzenlerinin devam etmesi isteğinden ve bunun sürekli yinelenmesiyle kafayı bozmuşlar. öyle bir dünya yok halbuki. aç umutsuzca akıntıya karşı yüzmeye çalışıyor. (bu arada youtube şikayeti de bu tasnife giriyor sanıyorum, ama bir değil beş değil, her seferinde dap yapı kıçımın kenarı konakları, anneni sevindir ikizlere takke al temalı reklam.) lan ben de albert'in çaresiziyim ya la! sadece otobüs beklerken şikayet etmiyorum ama kapitalizm ve iktidardan yana kullanıyorum şikayet etme potansiyelimi. vay arkadaş nereden nereye geldik sabah sabah. dur ben bunun üzerine biraz daha düşüneyim, sonra yazıya dökerim eğer canım çekerse...
tümünü göster