"kendimizi daima ruhumuz tarafından kuşatılmış hissetsek de bizi çevreleyen bu ruh, sabit bir hapishane değildir;
daha ziyade ruhumuzu aşmak, dışarıya ulaşmak için sürekli hamleler yaparak, onunla birlikte, bir hayal kırıklığı içinde sürüklenir, etrafımızda hep, dışarıdan bir yankı değil de, içimizdeki bir titreşimin çınlaması olan ve hiç değişmeyen bir tını işitir gibiyizdir.

nesnelerde, ruhumuzun onlara aksettirdiği, kendilerine değer kazandıran yansımayı bulmaya çalışırız;
doğal ortamlarında, nesneleri zihnimizde bir takım fikirlerle yan yana bulunmalarına borçlu oldukları büyüden yoksun bulunca, hayal kırıklığına uğrarız; bazen bu ruhun bütün gücünü, dışımızda olduklarını, kendilerine asla ulaşamayacağımızı açıkça sezdiğimiz insanları etkilemek üzere, beceri ve ihtişama dönüştürürüz.

işte bu yüzden, sevdiğim kadını daima, o sıralarda görmeyi en çok arzuladığım yerlerle çevrelenmiş olarak hayal etmemin,
bu yerleri bana onun gezdirmesini, bilinmeyen bir dünyanın kapılarını bana onun açmasını istememin sebebi,
basit ve zihinsel bir çağrışım değildi; yolculuk ve aşk hayallerim, tek bir kuvvet halinde fışkıran ve yönü değişmeyen yaşama gücümün- bugün,
sedefli ve görünürde kıpırtısız bir fıskiyeden, değişik yüksekliklerde kesitler alır gibi, yapay olarak ayırdığım- farklı anlarından başka bir şey değildiler aslında."

https://www.youtube.com
tümünü göster