"şimdi, bana o ufku getirin."
jack sparrow- ilk film,son replik.

küçücük bir ağzı ve kocaman kulakları vardı, aynen yavru bir fil gibi, iş var bu çocukta diyordum, bu çocuk bir gün büyük bir fil olacak, büyük sürüler takip edecek onu, kocaman gözlüklerinin arkasından kararlı bir adam doğacak. ve geri alınamaz adımlarla ağır ağır yürüyecek ufka doğru. güneş doğarken ve batarken, bütün sıkıntılarının mutluluğunun bir parçası olduğunu öğrenmiş olacak, var onda bu ufuk. ve kendisi için olan, doğaçlama güzellikten korkmayacak.

güzellikler icat edip atacak, anahtarının kimde olduğunu bilmediği bir kumbaraya.

bir şeyler anlatmaya nereden başlanır bilmiyorum ki.

hazirandı; ...bir pazartesi sabahı, alnımı cama dayayıp güneşli bir şişenin kapağını açtım çakmağımla... en basitinden, yapacak daha iyi bir şey yoktu...

haziranda; ...hayatta kalmak daha zordu benim için. doğal bir maddenin aksine geriyordu beni sıcak. en yanlış hava bile olabilirdi insanların arasına katılmak için...

hazirandandır; ...deyin isterseniz, işi gücü bırakmıştım, çok içiyordum ve iyi falan bakmıyordum kendime.

haziranın, kırmızı el işi kartonlarının, asfalt üzerindeki ezik siyah izmaritlerin, sene sonu şarkı söyleyerek boş geçen derslerin, ısınan biraların, gevşeyen kılık kıyafet kanunuyla giyilen spor ayakkabıların, ve uzaktan açılan telefonların hepsinden nefret ediyordum.

"dostlarım, sizleri önemsememe izin vermeyin. dürüst olamam o vakit size karşı. ne siz beni tanıyabilirsiniz ne de ben cesaret edebilirim sizleri gerçekten tanımaya. ne siz bilebilirsiniz beni ne de ben sizi. herkes herkesi bıraksın aramızda. büyük isimleri olan ilişkileri başkalarıyla kuralım. güvendiğimiz insanlarla çalışalım, sevdiğimiz saydığımız biriyle evlenelim, iyi insanlarla komşu olalım, saygı duyalım zeki ve çalışkan olanlara, eğlenceli insanlarla bir araya gelelim, yardım edelim akrabalarımıza ve ailemize vakit ayıralım, ama bütün bu duyguları sokmayalım asla aramıza. çünkü sizler benim dostlarımsınız." dedi fil çocuk...

devam edecek
tümünü göster