varlıklı olmak ile var olmak arasında dağlar kadar fark vardır. varlıklı sadece varlığına dayanır. varlığını çekip alırsanız dımdızlak ortada kalır. var olan kimse ise...

işte bu uzun hikaye. ama insan var olur bir şekilde. günü birlik hesaplarla uğraşmaz. hak yemez ve on emirin buyurduklarına harfiyen uyar. bel altından vurmaz. eserleri ile var olur. eser verecek bir yeteneği yoksa eğer karakteri ve asaleti ile var olur. zaten bununla birlikte varlıkta gelir.

zahmetlidir var olmak çokça cesaret kırıcı ve zor yollardan geçmektir. hele ki günden güne varlıklıların daha doğrusu maymunlar sürüsünün çoğaldığı bir diyarda çok güç.

fakat büyük bir öfke güçle makul ve vakur olmak aşılır. bol bol da sabır gerekir.

varlıklılar ve varlıklı olmaya çalışanlar ise aç gözlülük temeline dayanırlar. varlıklı olmaya çalışanlar varlıklı olanlara yanaşırlar. çoğu bir bozuk para gibi harcanırlar.

zaten çoğu harcanmak için dünyaya gelirler dünyaya. iki saadet görüp mapus damında helanın boklarını temizleyerek ömürlerini tamamlarlar.

varlıklı olanlarsa...

işte onlar bugün varlıklıysa bir zaman sonra varlıklarını kaybederler heder olurlar.

bir çok varlıklının utanç verici bir şekilde darülacezede nalları diktiğini biliyoruz. yahut sürünerek yaşadıklarını, eğer yaşantılarına yaşantı denilebilirse...

bunlar vartayı kolayca atlatanlardır esas olarak vartayı atlatamayanlar o varlıklarıyla yaşamaya çalışırlar ama o varlıkları onların canına ot tıkar.

hani şu midas meselinde olduğu gibi....

nasıl kazanırsan öyle kaybedersin...

güzellikle gelen güzellikle gider - tercih edilen budur- kazıklamayla gelen kazıklamayla gider - her zaman olan budur-

oysa nilüfer o kadın ben olsam şarkısına üzerine bir şeyler yazmak isterdi ama ne yapalım yaşadığımız maymunlar cehennemi bunları yazdırıyor....

velahasıl-ı kelam;

''kibir, bollukla kahvaltı yaptı, yoksullukla öğlen yemeğini yedi, rezillikle akşam yemeği yedi.''

benjamin franklin