o vakit yaşım 28. bir delikanlı ile tanıştık, kelamdır vardı dolandı geldi politik işlere. muhabbet de güzel kendince. delikanlı dedi: "biz de yaptık bu işleri". sordum ne yaptıklarını, devrimcilik eylemiş zat-ı alleri. uzatmadaım çok, 19, bilemedin 20 yaşında çocuk. devrim dediğin hem portakal ağacında yetişmiyor ki yapmış işte kendince bir şeyler, ama bana ders vermeye çalışmayaydı iyiydi, ders dediğin de 20 yaşında verilmiyor ki. manalı manasız, yaş 33, önümde mahkeme celbi, önümde msb damgalı yoklama mektubu, önümde birazcık hüzün, azıcık içki ve önümde çözülmemiş davası ömrümün, işte biraz koklamakla hiçbir kadın aslı adamın içine sinmiyor ki devrim sinebilsin.

o vakit yaşım 22 galiba. içerden çıkmışım, çıkar çıkmaz da gebe koyacağıma karımı dalmışım mahalle çalışmasına. adını zikretmeyeceğim bir başka siyasi grup tilt olmuş bizim bölgedeki etkinliğimize, mahallenin serseriden bozma siyasi gençlerini salmışlar üstümüze. bir gece parkta kenara çekti bizi gençler, biz ikimiz yani bedirhan ve ben misal, gençler pek kalabalık, bir yan gecekondu sokakları olmayan, öbür yan askeriye tel örgülü ve işte hepsi fena halde angara. iş ciddiye biner oldu, bedirhan'ı çektim kenara ben girdim devreye, "bakın gençler," dedim "biz devrimciyiz, devlete baş eğmemiş adamlarız, siz kimsiniz ki" gençlerin sözcüsü güldü, "devrim mi yaptınız da devrimci oldunuz?" diye sordu, devamla işte garip şakı sözleri ekledi "devrim yapmayana devrimci denmez!" tam artık çığrımızdan çıkacaktık ki beni çok seven ablalar çıktı mahallenin adı olmayan ve araba geçemeyecek sokaklarından, çağırdılar gençleri ki çoğu anaları olur.

o vakit yaş gene o civarlarda, ev arıyoruz çinçin'den beride bir gecekondu mahallesinde, bir emlakçıya denk geldik, adam bizi gezdirecek. adam diyorum da, boy 1.50, azcana göbek ve pembe takım elbise ve sarı gömlek, nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan fena komik. "gençler," dedi, adamın hemen yanındaki arkadaşım 2 metreden uzun, düşün artık o kadraj nasıl başlı balına komik "benim, angara'da otuz yıl gayrimeşru kovalamışlığım var." dedi. sonra anlattı, geçenlerde adliye önünde adam vurmuş da sonra açmış cepten aramış polisi ihbar etmiş falan. olayların tümü adliye önünde! yaşına hürmeten gülmedik, gösterdiği ev de pek fenaydı, dağıldık. sonra ne çğrendik adamın adı kandil nurettin, anlattığı olay doğru. biraderim, boy 1.50, takım pembe, gömlek sarı, adam doğru!

yaş o vakit 30'u geçmiş, bana demediler de kadınlar fena, demedim de daha hayat tuzcu dükkanı, işlenmemişti de fişime nereli olmadığım, canlarım benim, bir bok olmadı. çok derslere girdim, sınavlar atlattım, öndeki kızın beyaz ensesine bakarken hegel'i sordum... canım benim, şuradan kalkıp da bırak gecekondulukları şehir merkezine inmedim. ha ama gayrimeşru? bak onu oturduk yerde iyi belledim, adımı çıkarmayın yine de.

canım benim, efendiliğinizden geçtiğiniz her vakit de sevmek gayrimeşru, siz usulden şaşmayın, usulsüz her aşk hiç de bir vakit işlenmiş cinayet gibi övünme nesnesi değil, siz siz olun devrimcilikten geçmiş anlatmayın. bir de madem aşık oluyorsunuz onu azıcık usul bilene değil, usulsüz olana... madem aşık oluyorsunuz nedir ki şikayetiniz kuzum?
tümünü göster