hiç bir şey için acele etmedim, kendimi öldürmekten gayrı.

ölüm denen asude ülke için kıçımı yırttım durdum ama hep direkten döndüm.

önce başarılar yaşayarak kendimi gebertmeyi denedim, başarıları yaşadım fakat geberemedim. başaracak bir şey kalmadı, bu yüzden fotokopi makinesi gibi yaşıyorum.

daha sonralarıysa düşerek gebermeyi denedim. sefahat geceleri, kumar, içkinin dibine vurmak vesaire vesaire. ama yine geberemedim tersine daha fazla yaşamaya başladım. ta ki içkiler tad vermemeye safahat geceleri ise gereksiz oluncaya kadar. şimdilerdeyse sefahat gecelerine isabet eden çılgın cumartesi gecelerinde çengel bulmaca çözüp emekli memur tadında yaşıyorum.

bu ülkede yaşamanın bir gün beni geberteceğini biliyorum. ama hep bir felakatten kıl payı kurtuldum. hsbc bankası bombalandığında bir gün önce oradaydım hem de aynı saatte, o bomba ertesi gün patladı. bir kaç defa trafik kazalarından sıyrıldım anlık manevralarla saliselerle. gerçi bir ara yaşamaya karar verip yurt dışına kapağı attım gebermeye karar verdiğimden apansızın geri döndüm. iyi bok yedim yoksa yemedim mi bilemiyorum.

çaışarak geberteyim dedim kendimi. onu yaparken fazla çalışmanın beni fazlasıyla özgürleştiğini ve gebermek düşüncesini kafamdan attığını görünce vazgeçtim. şimdiyse bugün git yarın gel, hal ederiz sözlerini marş yapmış bir tekaüt memur gibiyim.

ne yaptıysam geberemedim. kanserden gebermeyeceğimi biliyorum. kazadan gebermeyeceğim. bir şekilde ansızın gebereceğim. kalp krizi, beyin kanaması, tüp gaz patlaması vesaire...

artık gebermeye de acele etmiyorum. ne kadar gebermeye çalışırsam bir o kadar ömrüme ömür katılıyor.

eşeğin karnında elmas olmadığı anlaşıldı.

eeeee ben şimdi ne bok yiyeceğim?
tümünü göster